Kulağına çalınan çığlık sesleriyle usulca ayağa kalktı. Bakışları omuzlarından geriye çevrildiği sırada yerden birkaç santim yükseklikte S şeklinde yüzerek ona doğru gelen Opp'u gördü. Yaratık çığlığıyla birlikte bir asit topunu fırlattığında tüm ignalar aynı anda koşmaya başladı.
Hepsi aynı yöne koşuyor olmasına rağmen birbirlerinden metrelerce uzaklıktalardı. Her bir igna başına ikişer yaratık düşüyordu. Cevza, bir engel misali önüne kıvrılan gümüş sarmaşıklardan zorlukla sıyrıldı. Opplar, küflü toprakta beklenenden çok daha hızlı hareket ediyordu. Yani başında tıpkı ateşböceklerini andıran minik varlıkların dolaştığını gördüğünde Cevza'nın dikkati anlık olarak dağıldı. Mavi renkli böcekler Cevza'ya gitmesi gereken yönü işaret etti; biraz arkada ise turuncu bir varlık Sheng'a yol gösteriyordu.
Cevza süratini arttırdı. Arazinin sisinin içinde süratle kayboldu. Nereye gideceğini bildikten sonra onu durdurabilecek hiçbir şey yoktu.
Biraz sonra karşısına çıkan Opp ve çığlığı ile Cevza kendini adeta yere attı. Yuvarlanarak gümüş sarmaşıkların altına girdiği sırada Opplardan üç tanesi aynı anda üstüne atlamıştı. Birisi asit tükürdü; mavi renkli fokurdayan kusmuk gümüş sarmaşıkları eriterek Cevza'nın yerde debelenen bedeninin üstüne süzüldü. Yara alacağı telaşıyla çığlık atarak kalçasının üstünde sürünen Cevza asit damlalarının bedenini sıyırıp geçtiğini görünce başını geriye atıp kendine tıpkı bir köstebek gibi toprağın altından güzergâh oluşturdu.
Dakikalar sonunda ayağa kalktığında Oppların sarmaşıkların arasında debelendiğini, onları kolaylıkla hapsettiğini gördü. Yüzünde heyecanlı bir gülüş belirdiyse de aynı saniyelerde Oppların can çekişen bedenlerinin ortasında beliren dehşet verici sahneyle yüzü adeta soldu.
Koyu renkli cansız bir beden, Opp'un cıvık derisini içeriden yarıp, vahşi bir saldırıyla dışarıya fışkırdığı anda Cevza korkuyla geriledi. Önce incecik derisinin sardığı kemikli sırtının çirkin kamburu görüldü, sonra çıplak omuzları ağırca yükseldi. Boynunu kırıyormuş gibi bükerek silkelendi. Varlık, keskin dişleriyle yardığı derinin içinden tüm bedenini kurtardı; kolsuz bedeni ve desensiz teniyle tamamlanmamış bir insansı ürün gibi görünüyordu. Gözleri, burnu ya da kulakları yoktu; kel başının üstünden çenesine dek uzanan keskin bir ağzı ve milyonlarca dişiyle ayakta öylece dikilen varlığın yanına kardeşleri de yükseldi.
Onlar Ilmuyolardı.
Ilmuyo yüzsüz başını ağırca yana doğru eğdiğinde olmayan gözlerindeki ürpertici bakışları genç ignanın üzerindeydi. Ayakları olağandışı bir şekilde dönerek ileri atıldı.
Cevza ardına bile bakmadan koşmaya başladı.
Üç Ilmuyo, çıplak koyu renkli bedenleriyle onu kovalıyor; saniyeler içinde aradaki boşluğu kapatıyorlardı. Cevza soluk arazide, yerden yükselen korlara aldırmadan etrafa bakınıyor, ateş böceğini gözden kaybetmemeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SELEMERÇE Serisi: Esir Ruhlar I-II-III
Fantasy*WattpadFantasyTR ÖNERİYOR! - Alternatif Dünyalara Yolculuk LİSTESİNDE! Akaf'ın gözdesi, Selemerçe'nin esareti altında yaşayan, ölümü yaşam sanan ve saf arzularla dolu eşsiz bir ırk... İgnalar... Güneş'in noksan noktasına ihanet eden, toprağa can ve...