Selam. Mühür, gün geçtikçe okunması artan bir kitap oluyor ve artık bir bölüm günümüzün olabileceğini düşünüyorum.
Aslında fazlasıyla başına buyruk, sorumluluk almayı sevmeyen bir karakterim olsa da, el mecbur Mühür ve sizler için bu kararı vermek zorundayım. Bunu kendime farz bilip, belirlediğimiz günde mutlaka bölüm yayımlamaya özen göstereceğim.
Birçok kişinin boş olduğunu, işi ve okulu olmadığını düşünerek ten bölüm gününü pazar günü yapmaya karar verdim. Böylesi hepimiz için daha iyi olur umarım.
Ve gel gelelim asıl konuya. Bir önce ki bölümde, 1k olduğumu sizlere duyurmuştum. Ancak sizler o kadar güzelsiniz ki, 8. bölümde 2k olmamızı sizlere duyurmamı sağlayacak ve bizi buraya taşıyacak kadar mükemmelsiniz. Mühür büyüyorsa, emin olun sebebi sizsiniz.
8. Bölüm uğurla gelsin, 2k okunmamız hepimize şans getirsin. Sizleri çok seviyorum. ❤️
🧭❄️⚓
Koca bir karanlık. Etrafı sarmalayan şey, koca bir karanlıktan ibaret. İğne ucu kadar aydınlık yoktu etrafta. Ve karanlığa eşlik eden şey, sonsuz sessizlik uğultusu.
Adam, aslında karanlığa gömülmeden önce ki halini hatırlamak isterken bile koca bir hiçlikte boğuluyordu. Onun hayatı, toprakla bütünleşmişti. Adam ise yalnızca karanlığa mühürlenmişti.
Kadının hayatı bilinmez, yalnızca ateşin harmanıydı o. Adamın aksine; içinde ki ateş her yeri aydınlatacak, aydınlığa kavuşturacak güçteydi. Ve bir o kadar da can alıcı yakıcılığı vardı.
Koca karanlığın ortasında bir duvar belirdi. Ardından duvar devamını getirip, etrafında bir çember oluşturdu. Koca karanlığın içinde taştan çemberin içindeydi adam. Yorulmuştu. Duvarın üstüne çıkıp oturdu. Belki aylar, belki yıllarını orada geçirdi. Karanlık hayatına işlemişti ve bundan rahatsız mıydı, bilinmez.
Karanlığın ta kendisi olan adam, karanlıktan nasıl rahatsız olabilirdi ki?
Bir ışık belirdi önce, tam da karşısında. Bu bir sokak lambasıydı. Sokak lambası karanlığı aydınlatacak güçte değildi. Sadece bulunduğu yeri azıcık da olsa aydınlatacak bir enerjisi vardı.
Sokak lambasının yararı sadece kendineydi.
Sokak lambasının ışığı sayesinde adamın görmesini sağlayan kar taneleri usulca yere düşüyor ve saniyesinde eriyordu. Adam, karanlığa kar yağdığının farkında bile değildi. Şaşırmıştı.
Şaşkındı, evet. Tekrar şaşırmasını sağlayan şey, içi ateş dolu kadının sokak lambasına doğru usulca gelmesiydi.
Kadın, lambanın dibinde usulca yağan kar tanelerini seyrediyordu. Bazı kar taneleri yüzüne değiyor ve saniyesinde eriyordu.
Kadın kendini buzdan ibaret olduğunu düşünürdü oysa ki. Yüzüne düşen kar taneleri, neden eriyordu saniyesinde?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
ActionÇekip gitmek istedim. Neresi olursa, neresi bana bu yaşananları unutturacaksa oraya gitmek istedim. Ancak netice belliydi. Yaşananlar unutulmaz, bir köşeye mühürlenir, yüreğine yerleşir ve seni içten içe fethederdi. Anladım ki; çekip gidecek yeri o...