7. BÖLÜM

879 714 195
                                    

Merhaba.

Sizlere 8 bölümdür yazardan konuşması yapmadım, yapamadım. Bunun sebebi ise sadece kitaba odaklanmanızı istemem oldu. Nedendir bilmem, şahsi fikrim hep bu yönde oldu. Ancak gel gelelim ki; bugün bu bölümü yayınlıyorum çünkü böyle uzun bir bölümün sebebi, ancak arkasında sakladığı bir mutluluğun habercisi olması.

Belki ilerde bu satırlara dönüp baktığımda, 'zamanında buna sevinecek kadar deli divane olmuşum ben bu kitaba' diyeceğimden adım kadar eminim.

Ben bu satırlara sürekli dönüp göz atacağım ve bu kısmı her okuduğumda 1k okunmaya ulaşmamızı sevincini bir kez daha tadacağım.

Evet, Mühür 1k okunmaya ulaştı.

Belki ilerde gerçekten de sayfaları olan bir kitap haline gelemeyiz, belki geliriz; orasını bilemeyiz. Ancak içimde yaşattığım ne varsa buraya döküyorum, rahatlıyorum ve anıları yâd etmekten keyif alıyorum.

Sizler de içimde yaşadığım her bir savaş, öfke, mutluluk, huzur, aşk ve daha birçok sayamadığım duyguyu benimle birlikte yaşadığınız için sizlere 1k kere teşekkür ederim.

Sevgilerle; Tuğçe Nur Avşar.

🧭❄️⚓

Yaşadığım şeyler ne dile kolaydı, ne de akla hayale sığardı. On iki yıllık kardeşimi ansızın kaybetmiştim ben. Bu sadece bir kayıp değil, bir enkazın altında kalıp yıllarca aç, susuz, nefessiz kalmış gibi hissetmemi sağlayan bir kayıptı. Kaybımı İstanbul'a veda ederek, anıları taze bırakarak hafifletmeye çalışsam da, dört yılda kardeşimin ölümünü birçok kez, tekrar tekrar yaşamıştım. Ve bir gün, ansızın Atlas Solmaz karşıma çıkmış ve her şeyin şimdi başladığını söyleyen mektupla birlikte hayatıma sarsıcı bir şok yaratmıştı.

Şu an ise, yaşadığım şokun, önce ki şoklardan bir farkı yoktu.

Atlas Solmaz, yeni komşum olmuştu.

Koyu kahverengi olan koltuklardan birisine oturmuş, ikram ettiğim çayla birlikte şerbetli tatlısını yiyordu.

"Valla kendim aldım diye demiyorum, güzel tatlıymış."

Ya sabır çekmiştim. Şu an nedensice içimde şaşkınlık ve sinir vardı. İkisi karışınca ortaya çıkan şey, Elif Sergio oluyordu. Mazallah, şaşırmadığı ya da sinirlenmediği gün kıyamet alametiydi!

"Sahi, Elif. Sen neden yemiyorsun?"

"Şerbetli tatlı sevmem ben." dedim yüzüme yapmacık bir gülümseme ekleyerek.

"Ne de mutlu oldun ama komşu olduğumuza?"

Dediğine karşılık aniden elime geçen ilk şeyi, yastığı Atlas'ın tam kafasına atmıştım. Buna karşılık olarak sadece kahkaha atmıştı ve yastıktan koruduğu çayından bir yudum daha aldı.

"Ne arsız herifsin sen ya? Ne demek Trabzon'a taşındım? Neden, sebebi ne Atlas?"

Sonunda çayını bitirmiş ve ciddi bir hâl almıştı.

"Birincisi, ben Trabzon'a taşınmadım. Burada bir ev aldım ve geçici olarak burada yaşamaya karar verdim. Kısa, belli bir süre sadece. İkincisi, artık komşuyuz. Buna alışsan iyi olur. Yani, yeni komşuyum ben artık. Bakarsın külüne muhtaç olurum, bakarsın külüme muhtaç olursun. Olur mu olur yani, alış bunlara Elif."

MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin