Selam. Bugün aslında bölüm günü değil, farkındayım. Fakat bugün günlerden 15 Haziran, Atlas Solmaz'ın doğum günü.
İyi ki doğmuşsun diyemem, ya da iyi ki Mühür'le buluşmamı sağladın diyemem; fakat bu koca dünyamda baş karakterlerden birisi de sensin. Ve ben, bu konuda sana teşekkür ediyorum ve sana mantığını asla kaybetmeyeceğin bir hayat diliyorum. Umarım ilerleyen zamanlarda hayran kaldığım Atlas olmayı tekrardan becerir ve öylece yaşamını sürdürürsün.
15 Haziran'ın 09.45'inde yumuk gözlerinin koca karanlığı anımsattığı bakışlarının ışığıyla, iyi okumalar. ❤️
~~~
10 Aralık gününde, saat 19.30'da dünyaya gelen küçük bir kız çocuğu. Her bebeğin dünyaya haykırışı, boğazından dudaklarına ziyaret edip kulaklara doluşan ve hatta 'o ses ondan nasıl çıktı?' diye düşünebileceğimiz bir haykırış, bir çığlıktır.
Saat 19.31 oldu ve o küçük kız çocuğu, dünyaya haykırmak yerine, koca zeytin gözleriyle dünyayı keşfetmeye başlamıştı.
Kar beyazı teninin üzerinde koca siyah gözleri, beyazın içinde karanlığa davetiye çıkaracak güzellikteydi.
Küçük kız çocuğu kaderini bilseydi eğer, beyazın ortasında yayılmaya başlayan karanlığı ömrü boyunca istemezdi.
Karanlığa boğulunca, hele ki beyazın üstüne sıçrarsa lekesi çıkmazdı. Siyah, her zaman beyazı yutardı.
Yaşı ilerledi, Sicilya'nın meşhur uçurumlarında denizin güzelliğini içine sindirdi. Yeşilin ve mavinin karışımı ile, denizin derinlikleri karanlıkla bezenmişti. Karanlığı gözlerine hapsetmiş kız, dıştan görüntüsü güzel ve naif olan denizin nasıl olur da içini çirkin bir renge boyamasını anlayamamıştı.
Ve muhtemelen, anlaması biraz uzun sürecekti.
İlkbahar gözlerin, tıpkı denizin köşelerini bezeyen ağaçlardan ibaret olduğunu düşünürken yeşilin karanlıktan daha beter olduğunu anlamıştı. Ve o yeşilliği koca bir ateşe hapsetmek isterken, bunu yapamamış ve içinde hapsettiği ateşin içinde baruttan farksız olmuştu.
❄️❄️❄️
"Atlas! Ben ölmedim! Ölmedim ben Atlas, ölmedim! Hayattayım! Yaşıyorum Atlas! Bul beni. Sana yalvarıyorum gel ve al beni!"
Çalılıkların arasından, güçlü dikenlerin beni çizmesini bile umursamıyor ve hızla koşmaya devam ediyordum. Atlas'ın sesi kesilmiş, yerini silah sesleri almıştı.
"Beni katil kaçırmadı! Beni, bir başkası kaçırdı Atlas!"
Beni kim kaçırmıştı bilmiyorum ve fakat bilmek de istemiyordum. Canımı kurtarmak, kendimi emin ellere teslim etmek istiyordum. Atlas'ın ellerine.
Telefondan şiddeti gittikçe artan silah seslerine bir inleme sesi eklenmişti. Korkuyla, o inleyişin Atlas'a ait olmamasını isterken duyduğum bir silah sesiyle adımlarımı durdurmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
БоевикÇekip gitmek istedim. Neresi olursa, neresi bana bu yaşananları unutturacaksa oraya gitmek istedim. Ancak netice belliydi. Yaşananlar unutulmaz, bir köşeye mühürlenir, yüreğine yerleşir ve seni içten içe fethederdi. Anladım ki; çekip gidecek yeri o...