Katil. Beş harf, iki hece, tek bir kelime. Tek ama insanı bin parçaya bölebilen bir kelime. Katil. Düşünceler ile bir çok şeyi alan bir kelimeydi. Benim düşüncelerimi almıştı ama başka neyimi alacaktı, bilmiyorum.
Ne kadar süre orda öylece durmuştum, bilmiyordum. Vücudumu esir alan soğuk bir titreme ile ayaklarımın donduğunu hissetmiştim. Elimde ki kağıt ile mutfaktan çıkmış ve kapıyı kapatmıştım. Salona geçip koltuğun köşesine oturup oraya sinmiştim.
Karanlıkta yazıları göremiyordum ama kağıtta ki yazılar aklıma öyle bir kazınmıştı ki, adımı unuturdum, orda ki yazıları unutmazdım.
Güneş doğana kadar bir çok kez uykuya dalmıştım. Ama her seferinde vücudumun aniden titremesi ile kendime geliyordum.
Göz kapaklarım ağrıyor, gözlerim acıyordu. Beynim uyuşmuş gibi hissediyordum. Nefes almak bile o kadar yorucuydu ki şuan, imkanım olsa onu bile bırakırdım.
Acıyan gözlerimi pencereye çevirdim ve aydınlanan havaya baktım. Gün başlamadan bitmiştim.
Başımı eğip öylece bir noktaya bakmaya başladım. Diktiğim gözlerimin nereye baktığından bile emin değildim.
Gözlerim daha da yandı, görüşüm bulanıklaştı ama bunu hemen fark edemedim. Burnum sızladı, daha sonra bir kere göz kırptım. Görüşüm düzeldi, yanaklarım ıslandı.
Göz yaşı yanağımdan çeneme doğru bir yol aldı. Ardından boynuma aktı. Onu takip eden bir kaç göz yaşı daha vardı.
Gözlerimi kapatıp başımı geriye attım ve dudaklarımın arasından bir nefes aldım.
"Neden ağlıyorum?"
Kapalı göz kapaklarıma rağmen göz yaşları akmaya devam etti. Bu sefer şaşkalarımdan kulağıma doğru ilerlediler. Titrek bir nefes alıp başımı eğdim ve göz yaşlarımı sildim. Yüzümde ki tüm ıslaklığı aldığımda sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Koltuğun üstünde ki buruşuk kağıda baktım.
Yüzüme hafifçe bir kaç tokat atıp kağıdı aldım ve odaya geçtim. Çalışma masasının üstünde ki bir defteri açıp arasına düzgünce koydum ve kapatıp geri yerine bıraktım.
Dersim öğlendi, bu yüzden belki o saate kadar biraz uyuyabilirdim.
Odadan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdim ve direk cama doğru ilerledim. Yerde ki büyük parçaları alıp çöpe attıktan sonra süpürge aldım. Küçük cam parçalarını süpürdükten sonra makineyi eski yerine koydum. Ortası kırık cama bakındım, onun için yapacak bir şeyim yoktu.
Mutfaktan çıkıp kapıyı kapattım ve salonda ki telefonumu alıp odaya doğru ilerledim. Odaya girip kapıyı kapattıktan sonra örtüsü bozulmuş yatağa doğru ilerleyip oturdum. Telefonumdan alarm kurduktan sonra yatağın içine girdim ve acıyan gözlerimi kapattım.
~•~
Şuan, uyuşuk beynim ile bu soğuk havaya rağmen okulun bahçesinde ki banklarda oturuyorduk. Yeji topuz yaptığı saçlarının arasından dökülen turuncu tutanlarını kulağının arkasına itekliyordu karşımda.
Hepimiz içten içe üşüyor olsak da oturuyorduk burda. Son dersimden çıkalı bir saat olmuştu, ama diğerleri ile burda oturuyordum. Onların da 1-2 dersi vardı ama henüz saatleri gelmemişti. Onlar derse gittiklerinde bende eve gidecektim.
Bu sürede silik bir şekilde oturdum yerimde. Uykusuz olduğumu söylediğim için üstüme gelmemişlerdi, bu yüzden rahattım.
O sürenin sonunda masadan ilk kalkan Hyunjin olmuştu. Ardından Minjeong ve Yeji gitmişti. Yeri de kalktığında Kevin ve Eric de kalkmıştı. Hepsi tek tek bana el salladığın da onlara karşılık vermiştim. Üşüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Racing -°- Lee Juyeon
Fiksi PenggemarLee Juyeon araba yarışçısıydı. Kang Sunyeon ise sevgilisi ile araba yarışlarını izlemeye giderdi. Ama izlediği yarıştan sonra Lee Juyeon, Kang Sunyeon için sadece araba yarışçısı olarak kalamamıştı. ... *Kitabın şarkısı -> Shawn Mendes/Treat You Bet...