17

131 19 24
                                    

"Bu saatte seni uğraştırdığım için özür dilerim"

"Bence de bana borçlandın"

Juyeon'un lafına göz devirdim. Juyeon'un telefonu çaldığı için konuşma o noktada sonlanmıştı ve daha sonra ikimizde o konuşmayı anmamıştık. Uykumu aldığım için yapacak bir şeyim yoktu ve daha fazla orda kalmak istememiştim. Tek başıma eve geri dönebileceğimi söylesemde beni eve bırakmıştı.

Gecenin o saatinde böyle bir karar saçmaydı ama tüm eşyam evdeydi, üstümde bile sadece pijamalarim vardı. O hâlde yapacak bir şeyim yokken duramazdim.

"Fırsatçı"

Sessizce mırıldansam da onun duyduğuna emindim. Hatta dönüp bana baktığını görmüştüm. Arabanın içinde otururken üstümde yine onun ceketi vardı. Üşürüm diye giymemi söylemişti ve içinde gerçekten rahattım.

Daha fazla arabada kalmamam gerektiğini anladığımda başımı Juyeon'a çevirdim hafifçe. Bir eli direksiyondaydı ve dirseğini kapıya yaslamıştı, diğer eli kucağında. Ben ona dönünce o da bana dönmüştü.

"Teşekkür ederim"

Juyeon'un kaşları hafifçe çatılırken gözlerime baktı. Arabanın içini aydınlatan tek şey tavanda ki ışıktı.

"Ne için?"

"Her şey için. Bana gerçekleri gösterdiğin için, dürüst olduğun için, beni merak edip geldiğin ve beni bulduğun için, yardım ettiğin için. Hepsi için teşekkür ederim"

Önüne dönerken burnundan nefes verip güldü "veda konuşması gibi"

"Öyle mi oldu?" Diyip güldüm. İkimizde sustuğumuzda dudağımı yaladım "insem iyi olur, iyi geceler"

Üstümde ki ceketi çıkartmak için ellerimi kaldırdım ve ceketi tuttum ama o sırada Juyeon'un sesini işittim.

"Umarım ceketi çıkartmak gibi bir girişimde bulunmazsın saf kız"

Başımı ona çevirdiğimde önde ki camdan dışarı bakıyordu. Sonra başını çevirip bana baktı. O an fark ettim yorgun olduğunu. Gözlerinde ki uykuyu yeni fark edebilmiştim. Daha fazla uzatıp yormak istemedim onu, bu yüzden başımı olumluca sallayıp kapıyı açtım ve arabadan indim. Hava soğuk olduğu için hızlı adımlarla ilerledim binaya.

Binaya girip aynı hızla eve girdim. Dışarda kaldığım kısa sürede bile donmuştum. Üstümdekilere bakacak olursak şaşırmamak gerekirdi.

İçeri girdiğimde bir süre kapının önünde kaldım. Of'ladıktan sonra ceketi çıkarttım ve askıya astım. Direk odaya girdim ve telefonumu elime aldım. Ekranı açtığımda gerildim. Sayısız arama ve mesajlar vardı. Direk mesajlara girdim ve korkmama neden olan mesajları okudum. Hepsi dün atılan mesajlardı. Kızlar kötü bir şey olduğunu ve acil aramam gerektiğini söylüyorlardı.

Aramalara girip karşıma çıkan ilk ismi, Minjeong'u aradım. İlk aramamda açmadığın da tekrar aradım. Gergin bir hâlde beklerken olduğum yerde ileri geri gidiyordum. İkinci aramanın sonunda telefon açıldığında olduğum yerde durdum.

"Minjeong, mesajları yeni gördüm. Kötü bir şey mi oldu?"

"Tüm gün ne yaptın sen Sunyeon?"

Minjeong'un sesi kötü gelirken yutkundum. Boğazıma bir yumru otururken elimi göğsüme koydum.

"Minjeong, beni korkutuyorsun. Ne oldu?"

Minjeong'un burnunu çektiğini duyduğum da yatağın üstüne oturdum ve gergince boynumu ovuşturdum.

"Dün kavga oldu. Kevin ve Eric nezarethane'deler, Hyunjin ise hastanede"

"Ne?"

Gözlerim dolarken titrek bir nefes aldım. Burnum sızlarken içim daraldı. Göz yaşım taşıp akarken dudaklarım titriyordu.

Racing -°- Lee JuyeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin