- 1.7 -

557 53 14
                                    


Selamünaleyküm 🌸

Sınav haftam olduğu için yoğunluktan bölüm atmayı unuttum 🥲

Keyifli okumalar 🖇️

•••

Okulun bahçesine girdiğimizde sınıf öğretmenimizle tüm sınıf toplanmıştı. "Çocuklar haydi, binin otobüslere. Geç kalmayalım."

Hocanın talimatı ile otobüslere yöneldik.

Selma da bize katılmıştı ve en arkaya, dörtlü kısıma geçmiştik. Şimdiyse Selma yanına bir kız oturması için dua ediyordu.

Otobüs dolduğunda iki kişi ayakta kalmıştı, teki Selim, teki de Vildan'dı.

Selim en arkaya kadar gelmiş, boş yer olmadığını görünce de ayakta durmuştu. Selma mahçup görünüyordu fakat tesettür gereği yanına oturamazdı. Selim de bunu fark etmiş olacak ki "Sorun değil Nazik Kız, ben Talhaların oraya sıkışırım." dedi.

Bilmiyordu ki Talha diyince benim de kalbim sıkışmıştı.

Telefonumdan sevdiğim bir şarkı seçerek kulaklığımın şarkıyı kulağıma iletmesine izin verdim ve başımı cama yasladım.

Ne oluyordu bana Allah'ım?

...

"Üçerli kalmamız büyük nasip valla." Selma'yı onayladık.

Kalacağımız yere gelmiş, odalarımıza çıkmıştık. Hepimiz üçerli kalacaktık çünkü zaten Sayısal ve Eşit Ağırlık grubu olduğumuz için kişi sayısı fazlaydı.

Ayden telefonuna bakıyordu. "Kutay hoca bizi akşam yemeği için dışarıya çıkarmak istiyormuş. Ayşegül Hocayla masrafı bölüşeceklermiş."

"Kral!" dedi Selma sevinçle.

Eşit Ağırlık sınıfları için bir hoca seçilmişti, o Kutay Hocaydı. Sayısal için de bizim sınıf öğretmenimiz olan Ayşegül Hoca seçilmişti. İkisi de iyi insanlardı.

"Saat kaçta gidecekmişiz?" diye sordum.

"Beşte toplanın, beş buçuk gibi çıkarız yazmış hoca." diye yanıtladı Ayden.

"Tamam, o zamana kadar sohbet edelim mi?"

Beni onayladıklarında konuşmaya dalmıştık.

...

Aynadaki yansımama baktım. Siyah elbise feracem ve tarçın rengi şalım iyi görünüyordu. Minik siyah çantamı da takınca hazırdım.

Ayden ve Selma da gelince aşağıya indik.

Herkes yavaş yavaş toplanmıştı. Gözüme ilişen arkadaş grubu ile kalbim çıkacak gibi olmuştu.

Esat, Selim ve...

Talha.

Gözleri gözlerimi bulduğunda hemen gözlerimizi kaçırdık. Bir süre bekledikten sonra koşar adım uzaklaştı.

Esat arkasından seslendi. "Talha!"

Durmamıştı ve gözden kaybolmuştu. Kendimi berbat hissediyordum.

Esat tam peşinden gidecekken "Bekle!" diyerek durdurdum onu. "Ayden ve ben gideriz." dediğimde Esat şaşkın görünüyordu. Minnetle baktı bana. "Çok iyi olur."

Ayden ile birlikte Talha'nın gittiği yere yöneldik. Duyduğum hıçkırık sesiyle kalbim parçalanmıştı.

Sesi takip ettik ve kaldıkları odaya geldik. Kapıyı açtım.

Gözlerim onu buldu.

Duvarın dibine çökmüş, kollarını dizlerine sarmıştı. Ağlıyordu.

Normalde de erkeklerin ağlamasına pek dayanabilen biri değildim fakat onun ağlaması...

Neden çok farklı hissettirmişti?

Yavaşça içeriye girdim. Ayden kapıda kalmıştı, bize bakacaktı. Yalnız olmamız doğru değildi nihayetinde.

"Selamünaleyküm." diye mırıldandım.

Ağlaması daha da şiddetlenmişti. Çantamdan bir mendil çıkardım. Aklıma bana ağlarken mendil verdiği gün gelmişti.

Ellerinin üzerine bıraktım mendili.

Kafasını kaldırdı ve mendile baktı. Burukça gülümsedi.

Onun da aklına düşmüştü o an, biliyordum.

"Lütfen ağlama... Dayanamam."

Gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Dudaklarımı ıslattım. "Ben özür dilerim Talha... Seni yanlış anladım ve sana hep kalbini kıracak şekilde davrandım." Mahçup bir şekilde mırıldandım. "Ayrıca bugün de seni bir teyzeyi başımdan savmak için tabiri caizse kullandım... Beni affedebilir misin?"

Gözleri bir an için bana bakmıştı fakat başka tarafa çevirdi. "Hakkını helal edebilir misin Talha?" dedim umutla.

Buruk gülümsemesi yüzünü kaplıyordu. "Ben sana kırılmam ki... Yaşadıklarını biliyorum çünkü, nasıl kırılabilirim?"

Söyledikleri bu kez beni şaşırmıştı. Çok ince düşünüyordu. "Bir hakkım varsa sonuna kadar helal olsun Ruhum. Sen yeter ki üzülme güzel kokulum." Gözlerinden yaşlar süzülürken mırıldandı. "Ben ikimizin yerine de üzülürüm..."

O an içime o kadar oturmuştu ki sözleri, ne yapacağımı bilememiştim. "Sen de üzülme." dedim. "Neden biliyor musun? Çünkü sen üzülürsen ben de üzülürüm."

Kaşları çatıldı. "Ben üzüldüğüm için neden üzülesin ki?"

Ben cevap veremezken Ayden söze girdi. "Çünkü birbirine kalpten bağlı, birbirini kalpten seven insanlar birbiri için üzülürler."

Bilmişçe konuşmaya devam etti. "Kısacası âşık insanlar."

Yutkundum. Nasıl bu kadar açık sözlü olabilirdi?

Talha da şaşkındı. Ayaklandı. Verdiğim mendilden bir tane çıkardı ve gözyaşlarını sildi. Ardından peçeteyi avucuma bıraktı. "Bu son olsun o hâlde. Bir daha ağlamayalım üzgünlükten. Gözlerimiz sadece mutlulukla yaşarsın, olur mu güzel kokulum?"

Burukça gülümsedim ve başımı salladım. "Olur."

O da gözlerini yere sabitlenmişti ve minik bir tebessümle konuşuyordu. "Bu mendil de bu anlaşmanın kanıtı olarak sende kalsın. Belki bakınca beni hatırlarsın..."

Başımı iki yana salladım. "Hayır, hep bakacağım ve hep seni hatırlayacağım."

Sözlerim ona ne hissettiriyordu bilmiyordum fakat gülümsemesi genişlemişti. "Haydi inelim, geç kalacağız." dediğimde bana öncelik verdi ve önümde Ayden, arkamda Talha aşağı ilerlemeye başladık.

•••

Kalbini yerim çocuk 🥺💖

Allah'a emanet olun 🕊️

Bir Şans Verir Misin? - Yarı Texting -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin