6. Bölüm 🍂

246 25 6
                                    


Merhaba güzel dostlarım öncellikle hepinizin Ramazan Bayramı mübarek olsun.

Geç gelen bir yeni bölüm ile evlerinize konuk olmaya geldim. Biliyorsunuz ki Türkiyemizin başından hazin bir olay geçmiş ve hepimizin yüreklerini yakmıştı. Etkisi hala üzerimizde olduğu için  biraz ara vermek zorunda kaldım. Kendim deprem bölgesinde olmasam da beni derinden etkilediği için uzun süre yazamazdım.

Bu bölümü de sizi daha fazla merak da bırakmamak için yayınlıyorum.

Hepinize tekrar iyi bayramlar diliyorum..🍬🍬🍬

Keyif almanız dileğiyle. 

Oy ve yorumlarınızı bayram hediyesi olarak düşünebilirsiniz. 😘😉


____________________________________

" Beni öldürmek için silaha ihtiyacın yok hasretin zaten şakağıma dayalı "




6. Bölüm

İki Hafta Sonra

Yine bir şarkı yine derbeder bir ben... Şarkılar olmasa belki de sığınacak limanım olmayacaktı. Yalnızlık beni sonsuz bir girdaba sürüklerken elimden bir şey gelmiyordu.

Nagehan teyzenin o sözleri söylemesinin üzerinden tam iki hafta geçmişti. Yazın sıcağı kendini belli ederken insanlar tarla tapan yaparken bir yandan düğünler art arda geliyordu. Evlenmek isteyen gençler kışa girmeden gönlünce düğünlerini yapmak istiyordu. Ben ise o düğünlere hep iç çekerek gidiyordum.

Bazen o gelinin yerine kendimi koyuyor köyün meydanında hayalimdeki gelinlikle salınıyordum. Bazense ne kadar bana uzak gelse de yanımda Cihat’ı damatlıkla hayal ediyordum. Ben böyle dalgın dalgın gelin ile damadı izlerken Cihat bir yerlerden çıkıp geliyor ve yüzümdeki gülümseme o an anlam buluyordu. Bir umut daha doğuyordu benim için, bir şans diye...

Bu iki hafta içerisinde Cihat’a mesaj atmamıştım. Tabiki de onun da bana mesaj atmasını beklemedim. Zaten atmadı da ... onun için neydim ki ben..

“ Gülistan, anam diyor ki; gelmiyor mu bu çırpı bacaklı bugün pek hevesliydi ya  “ yengemin sesini duyduğumda sıkıntı ile göz devirdim. 

“ Geliyorum yenge, babaannemin dediklerini birebir söylemene gerek yok “ diye, cevap verdim. Bugün komşumuzun kızının nişanı vardı. Sabahtan beri babaanneme bunun için ısrar ediyordum. Gideceği halde beni bütün gün süründürmüştü. Sanki bütün işi ben yapmıyorcasına işlerin hepsini bugüne sıralamıştı. Aklınca beni vazgeçirmekti. Ama ben şuan vazgeçmeyip nişan için hazırlanıyordum.  Üstüme giydiğim bileklerime kadar uzanan siyah elbisem ile aynanın karşısında saçlarımı şekle sokmaya çalışıyordum. Bir saattir uğraştığım halde bir şekle girmemişti.

En sonunda artık saçlarımı yolma durumuna girince kurtarıcı bir at kuyruğu yapıp havanın akşam serin olması ihtimali ile üstüme ince bir hırka alıp sonunda odamdan çıkmıştım. Babaannem hırkasını giyerken bana söylendiğini görünce yanağına bir öpücük kondurup koşarak ayakkabılarımı giymeye gittim. Yengem dışarda Selim Ali’nin üstünü düzeltiyordu. Ayakkabılarımı ayağıma geçirdiğim gibi yengemin yanına gittim. Babaannem hâlâ anlamadığım bir şekilde bana söylenirken kapıyı kilitleyip yanımıza geldiğinde yola çıkmıştık.

“ Selim Ali sakın düğün yerinde yanımdan ayrılma, ayrılırsan etlerini didik ederim tamam mı? “  yengemin Selim Ali’yi tembihlemeleri ile yolu yürürken çalgı sesi duyulmaya başlamıştı. Meydan da olan nişan gün kararmadan süslenmiş çalgılar çalmaya başlamıştı. Köyde bir telaş oluyordu.

Kelimeler Yetmez Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin