**İş çıkışı eve gelmiş kendimi yorgun bir şekilde koltuğa atmıştım. Dün abimle konuşmalarımızı düşünmeye çalışmıştım ama işin içinden çıkamayınca vazgeçmiştim.
Benimle açık açık konuşmayan biriyle konuşmazdım, onu da geçelim konuşacak bir şey yoktu. Yaptığına karşılık olarak hareket etmiştim. Gereksiz bir şekilde yanımda birini gördüğünde sinirleniyordu ve maalesef bende onun yanında birini gördüğümde rahatsız oluyordum.
Onun başkasıyla benimle kavga ettiği gibi etmesi düşüncesi bile sinirimi bozuyordu.Benim sinirimi bozanın, sinirini bozardım. Oyun kaldıramayan biriyse başlatmayacaktı.
Telefonum çalarken açtığım gibi Fuat bey beni sorguya tuttu.
"Yanımıza uğramaz oldun , ne oldu?"
Gidesim yoktu, hevesim yoktu.
"Oğlum iş güç, şef ensemde zaten biliyorsun." Olayın bununla alakası olmasa bile bu bir gerçekti. Olmayan başarısı yüzünden kompleksini çekiyorduk şerefsiz puştun.
"Sen yorgunluktan ölsen alem yapmaya gelirsin çocuk mu kandırıyorsun lan sen?" Diye sinirle konuşurken ofladım. Hayatınızda sizi iyi tanıyan insanlar olması her zaman işinize yarayan bir şey olmuyordu.
"Saçma sapan konuşma, geçen gün baya griptim gelmedim aleme falan." haksız olduğumu ya da yanıldığımı söyleyeceğime kadar ilk önce olup olabilecek tüm yalanları ve kıvırma metotlarını denerdim. Yavrum annem çocukken benden çok çekmişti bu konuda.
"Vay anasını Allah razı olsun koronanı bulaştırmadığın için be."
"Kes , kes. Belki uğrarım bu akşam, çok kalamam ama." Diye sesini kesmek için gerekeni söyledim. Zaten ev de canım sıkılıyordu ve neden gitmek istemediğimi anlamıyordum.
Belki İlker'i görmek istemiyordum, belki İlker'i başkasıyla görmek istemiyordum, belki İlker ile yine bok gibi bir konuma düşmek istemiyordum.
Cidden İlker'le hiç alakası yoktu gitmek istememin.
"Niye noldu lan yiyorlar mı buradakiler seni?" Diye gülerken gözlerimi devirdim. Yok işe girmek bunun götünü kaldırmıştı.
"Yok ben oradan birini alıp gider yerim diye düşündüm." Diyerek ayağa kalkarken hazırlanmak için dolabımın önüne geçtim. Hiçbir yere kendimi iyi hissetmediğim bir kombini yapmadan gidemezdim ve kesinlikle gömlek havamda olduğum bir gündü.
"Ha sen o manâ diyorsun , tamamdır o zaman." diye cevap veren arkadaşımın yüzüne telefonu kapattım. Çok bile konuşmuştuk , zaten buluşacaktık telefonda konuşmanın bir anlamı yoktu.
~
"Çağ, başka mekan buldun diye korkmuştum." Diyerek bana içki uzatan Cihan'dan gülerek içkiyi aldım.
"Olur mu öyle şey? Müşterilerinin yarısını kaybetmeni istemezdim, biliyorsun hayranlarım sayesinde kalkınıyor burası." Diyerek elimi etrafı gösterircesine salladım. Eh bizimde kendimize göre bir şeklimiz vardı bu mekanda.
"Bu koca kalbin olmasa ne yapardık zaten , hele İlker." Diyerek bana göz kırparken gülerek viskimden bir yudum aldı. Bu muhabbeti açacağına biliyordum, belki de bundan kaçıyordum.
"İlker deme bana , lütfen." Bardağı tezgaha bırakırken bakışlarımı etrafa çevirdim. Belki tanıdık bir yüz bulur şuradan , kaçardım.
"Oo kardeşim hoşgeldin!" Diyen Fuat ile tanıdık bir yüz bulmuştum ama istediğim tanıdık yüz değildi kesinlikle. Bu kesinlikle şimdi ortamı daha çok eşeleyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafası Güzel [BoyxBoy]
Teen Fiction''İlk dövülüşüm değildi ama ilk kurtarılışımdı. '' Çağ arsız bir çocuktu, İlker ise daha önce böyle biriyle karşı karşıya kalmamıştı. [BoyxBoy]