............''3 Fettucini Alfredo ,Şef!''
''3 Fettucini Alfredo,Şef.''
Şefi onaylarken kafamdaki şapkayı düzelttim ve Hızla sosu hazırlamaya koyuldum. Üniversite de gastronomi okumuştum ve bittiğinden beri şehrin en iyisi olmasa da en iyisi olabilecek bir mekanda çalışıyordum.
Kendimi bildim bileli yemek yemeyi de yemek yapmayı da sever biri olmuştum.Annem yemek yaparken hep ona yardım etmiş, o ise sabırla bildiklerini bana öğretmişti.Bu döngü 18 yıl boyunca böyle devam etmişti ta ki ben okula girene kadar. Ben okula girdiğimde ise bu sefer oradaki öğrendiklerimi anneme öğretmeye başlamıştım.
Hayatımda hatırladığım en güzel ve huzurlu anlar annemle beraber mutfakta geçirdiğimiz zamanlardı.
Şu sıralar farklı şehirlerde oluşumuzdan maalesef eskisi kadar yakında değildik.
Babam eşcinselliğimi pek iyi karşılamıyordu ve üniversiteye başladığım günden beri ne onunla görüşmüş ne de aile evime adım atmıştım. 18 yaşına girdiğim gün beni yollamış ve bir daha eve gelemeyeceğimi üstüne basarak söylemişti.
Pek karşı çıkmamış ve bunu kabullenmiştim. Zaten liseye başladığım, eşcinselliğimi açıkladığımdan beri , benimle konuşmazdı ve üniversiteye gittiğimde evle ve onunla tüm ilişkimin kesileceğini söylerdi.
Kendimi o zamanlar en azından dövmedi beni ,diyerek avutuyordum.
Şimdi ise reşit olduktan sonra bana bakmakla yükümlü değildi diyerek avutuyordum.
Tabi ki diğer çocuklar gibi rahat bir üniversite hayatı geçirmek isterdim ama yapacak bir şey yoktu. Babam desteğini çekmişti ve bu konuda elimden bir şey gelmiyordu.
Annem ne kadar karşı gelse de pek işe yaramamıştı. Babam bir gün eşcinsellik olayından vazgeçersem tekrar eve adım atabileceğimi söylemişti. Bu vazgeçebileceğim bir olay gibi, bir inat uğruna seçtiğim bir şeymiş gibi davranıyordu.
Ona açıklama yapmaya çalışmıştım ama bir süre sonra vazgeçmiştim, huylu huyundan vazgeçmiyordu ve ben ona kabullendirmek için zahmete girecek biri değildim.
Olmuyorsa, olmuyordu. Babam beni sevmiyordu ve kimseye beni neden sevmedin diyemiyordu insan, bu kişi babası olsa bile.
Annem bana kalmaya gelirdi ara sıra, bana da üniversite boyunca babamdan gizli azda olsa para yollamıştı. Kendi çalışmadığı için evdeki paraya pek söz geçiremiyordu, ben ise onunla durmadan inatlaşıp babamın parasını istemediğimi söylesemde babam çalışsa da bu evi çekip kollayan kişi onun olduğunu ve para konusunda eşit haklara sahip olduğunu söylerdi.
Üniversite boyunca bir kafede barista olarak part time çalışmış ve okumuştum. Bir de KYK kredisi çekmiştim param olmadığı için, bugün hala onu ödüyordum.
Neyseki iyi bir şeftim ve güzel kazanıyordum, evim daha kiraydı ama kredi çekerek arabamı almıştım. KYK ve kredi borcu biterse belki ondan sonra ev almak için birkaç adım atabilirdim, tabi otuzumdan önce bu olacak gibi durmuyordu.Anneme de her ay para yolluyordum, babamdan bağımsız olmasını istiyordum. Öyle böyle derken maaştan bana ayı zor geçirtecek bir kısım kalıyordu ama şikayetçi değildim, çok fazla kendime para harcayan biri değildim.
Gastronomi okumak düşündüğümden daha stresli bir işti, okuduktan sonra çalışmak ise ondan daha kötü. Şefler kulağımda yemeğin ne kadar kötü olduğunu ve ne kadar başarısız olduğumu bağırırken bir yandan düzgün bir tabak çıkarmaya çalışmak berbattı. Bazen gerginlikten jüri önüne çıkmadan kustuğum oluyordu.
Tabağın kenarını özenle silip hazırladığım tabağa gururla bakarak tabakları verdim.
''3 Fettucini Alfredo hazır şef!''
''Sağol şef!''
Tüm gün gelen siparişleri hazırlamakla canım çıkarken yorgunlukla yüzümü sıvazlayarak arabayı çalıştırmadan kafamı yaslayarak durdum. İşte disiplin ile dolu bir kişiliğim varken asıl bana bu hallerim hiç benzemiyordu. İş arkadaşlarım , iş dışında benimle vakit geçirseler şaşkınlıktan küçük dillerini yutabilirlerdi.
İşimi ciddiye alıyordum, ne kadar keyif alarak yapsam da her zaman ciddiye almıştım. Çıkan en iyi tabağı ben hazırlamalıydım, en lezzetlisi benimki olmalıydı.
Başımdaki ağrıyla iç çektim.Bu sıralar bu bitmeyen baş ağrısı sinirlerimi bozmaya başlamıştı.Trafiğin olmaması sanırım bugün başıma gelen en güzel şeydi ,hızla eve gitmiştim.
Bir artı bir bana yeten içinde ihtiyacım olduğundan fazla hiçbir şey olmayan fazlasıyla sade döşediğim ve fazlasıyla sevdiğim bir dairem vardı. Yorgun adımlarla mutfağa ilerledim.
Restaurantta bütün gün güzel yemekler hazırlarken eve gelince yorgunluktan dondurucudan bir şeyler ısıtıp yiyordum. Şef olmak böyle bir şeydi aslına bakarsan.
Koltuğa yayılıp yemek yerken bir yandan telefonumda Instagram'a atılan hikayeleri bakıyorken Fuat'ın aramasıyla ofladım.Kesin yine mekana gitmişti ve beni de çağıracaktı, bugün bunun için fazlasıyla yorgundum ve yemeğimi yedikten sonra direkt gidip yatasım vardı zaten başım ağrıyordu, uyursam geçer gibi gelmişti.
''Efendim.''
Arkadan gelen gürültüyle oflayarak yüzümü ekşittim, normalde sevsemde şu an işkence gibi gelmişti.
''Lan gelsene buraya , senin kurtarıcı melekle arkadaşı geldi masama sohbet ediyoruz.''
Tabi ki ikidir karşıma çıkan adamdan Fuat'a bahsetmiştim. Beni çeken bir yanı vardı ama bu tamamen yakışıklılığından kaynaklıydı, ikidir beni kurtarsa da ağzından çıkan her kelime sinirlerimi bozuyordu ve benimkilerinde onu bozduğuna emindim.
''Gerizekalı adamın yanında mı bunu söylüyorsun?''
''Salak bir şeyler almaya bara geldim onların yanında söyler miyim? Gel muhabbetleri sarıyor,ayrıca senden bahsettim şu kıçı beladan kurtulmayan senin arkadaşın mı deyip güldü.''
''Piçe bak ya yine sinirlendim, kapa kapa geliyorum.''
Fuat'ın ne dediğini bile dinlemeden telefonu kapatıp tabakta kalan yemeği hızla ağzıma tıktım.
Gidip tanışmam gereken biri vardı.
......
Bu bölüm ana karakteri daha iyi tanımanız ve geçmişine inmek için bir bölümdü. Umarım beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafası Güzel [BoyxBoy]
Dla nastolatków''İlk dövülüşüm değildi ama ilk kurtarılışımdı. '' Çağ arsız bir çocuktu, İlker ise daha önce böyle biriyle karşı karşıya kalmamıştı. [BoyxBoy]