[Chapter Fifteen]

219 27 61
                                    

Yaşam,her daim belli çatışmalardan oluşmuştu.İyi-Kötü,Patron-İşçi,Kahraman-Düşman ve nicesi ancak bu çatışmalar arasında tek bir grup her daim ezilen olmuştu.Masumlar.Hiçbir şey yapmadan zarar gören bir toplum'un haklarını savunacak kişiler olmaz ise neler olurdu Tanrı bilirdi.İşte bu yüzden kahramanlar vardı.Doğrularıyla yanlışlarıyla bir şekilde yardım için çabalayan bu koca yürekli kişiler'i kim sevmezdi ki?

Tabi ki düşman olanlar.Bu toplumun ezilmesine en başından beri en büyük çabalarıyla destek veren bu kitle neden olsun ki bu gönlü yüce insanları sevsinler ki?Sevmezlerdi ve sevmediler.Peki ya arada kalan masumlar?Bunlar siviller mi?Belki.Ancak masumlardan öte de en alt tabaka da ezilen birileri var ise onlarda kurbanlardır.

Peter Stark bir kurbandı.

Göz kapakları yavaşça dünyevi hayata açılırken yapay ışık kümelelerinin göz bebeklerine doğrudan ettiği etki ile zar zor kırpıştırarak boğuşan genç çocuk,bir kurbandı.Sesler,neden bu kadar tiz ve yüksekti?Sanki çok hassas bir bedende gözlerini açmış ışığın lambada çıkardığı tiz ses bile kulakları arasında gezinerek sinir bozucu bir yolculuğa dahi çıkabiliyordu.

Elleri kıpırdatmaya çalıştı ancak yorgundu,kitli,mahkum ve yorgun.Peki  ya düşünceleri?Başka biri olsa ilk düşündüğü şey neden burada olduğu olurdu fakat boş bir zihin düşünmek dursun o an çevrede yaşanan hiçbir şeyin farkında dahi olamaz,yalın bakışlarıyla sadece olduğu vaziyetten daha iyi bir vaziyete ne zaman geçeceğini düşünürdü.

Ancak genç çocuk,sadece zihni bomboş bir insan olamamış daha da ızdırap verici bir versiyonu olan seviye de yalın bakışlara veyahut kurtulmaya bile odaklanmamıştı.Deri ve kemikleri olmasaydı,bir robot ile büsbütün olmuştu denilebilirdi.

"Uyandı."

Uyanmış mıydı?Zihni,düşünceleri,fikirleri,farkettikleri...hepsi derin bir okyanusta kaybolmuştu ancak onları bulacak bir gemiye bile sahip değildi çocuk.O okyanusta bir sandal üzerinde rüzgar nereye onu götürürse oraya doğru hareketleniyor,yön verecek bir küreğe bile sahip olamıyordu.

Hapsolmuştu,kurtuluşu yoktu ancak o bunu bilemeyecek kadar durumdan bir haber bir şekilde o rüzgar ile birlikte sürükleniyordu.Bildiği bir şey var ise o da dalgaya yakalanmamak için rüzgar ne derse ona uyacağıydı.

"зимний паук, просыпайся"

"Winter Spider,uyan."

Gözleri artık tamamen açıldığında emre namahde bir şekilde tüm soğukkanlığı ile bakışlarını boşluğa dikmişti.

"Buyurun efendim."

Sırıtışları buradan bile hissedilecek derecede açık,sevinçleri bir o kadar da büyüktü.

"Uyan asker,yok edeceğin bir ekip var."

***

O sırada aynı zamanda gözlerini bir başka kişi de tiz ışığa karşı açmıştı.Ama bu sefer ki biraz garip bir durumdu çünkü genelde ortalıkta bir baykuş son zamanlarda Nat'in deyimi ile bir zombi gibi dolaşan adam dün yaşananlardan ve üstüne eklenen günlerin yorgunluğu ile biraz olsun uykuyu dalma fırsatı bulmuştu ancak hiçbir şey değişmemiş gibi hissediyordu.Aynı yorgunluk aynı çaresizlik ile tekrardan düştüğü o rezil durum'a geri döndüğü için dinlenmiş değil daha yorgun ve bitmiş bir halde dönmüştü.

"Bay Stark,Bayan Romanoff giriş izni istiyor."

Laboratuvar'da yankılanan o tanıdık robotik ses ile başını kaldırmak bir yana dursun olduğu yerde kıpırdamamıştı bile.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

My Secret Son / İrondadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin