Yorumlarınızı bekliyoruzz 🤍
Jungkook~
Jisooyla yaklaşık olarak 43 dakikalık telefon konuşmamızdan sonra ona bizimle ilgili her bir detayı anlatmış, (öpüştüğümüz ve yiyiştiğimiz anları anlatmadım) Taehyung'un telefonu Jisoo'dan 'sevgilimi özledim ver telefonu' bahanesi ile konuşmamızı sonlandırmıştık. O kadar mutlu hissediyordum ki, kalbim hiç olmadığı kadar huzurluydu. Saklamamız gereken kimse yoktu. Kaçmamız gerekmiyordu. Zaten aşktan kaçılmazdı ki.
Taehyung bütün arkadaşlarını halletmiş hepsiyle arasını iyi tutmuştu evet ama ben bunu yapamamıştım. Yoongi hyung eskisi gibi değildi. O kadar canım acıyordu ki onu düşündüğümde, kendime lanetler okuyordum.
Ne Taehyung'dan ayrı kalmak, ne de kardeşlerimden ayrı kalmak bana göre değildi. Şuan bana bir seçim yapmamı söyleseler, kendimi atmayı yeğlerdim.
Yoongi hyungla acilen konuşmam gerekiyordu. Taehyungla yaşadığım, yaşayacağım güzel anların kimseyle aramı bozmadan olmasını istiyordum. O an hemen Yoongi hyunga mesaj attım. Bize gelmesini söyledim, o da zaten hayır demedi, evden çıkarım az sonra yazdı. Dediği gibi de oldu 15 dakika sonra kapımdaydı.
"Hoş geldin Hyung." Diyip sarıldım. Aramızdaki buzların erimesi lazımdı.
"Hoş buldum." Dedi olabildiğince soğuk bir sesle. Dudaklarım istemsizce büzüldü. Ağlamamak için kendimi zor tuttum.
Ardından bir şey demeden içeri geçti ve koltuğa oturdu. O an deri koltuğa otururken çıkan o ince ses bile beni rahatsız etti.
Ben de tam yanına oturdum. Ne bende konuşma cesareti vardı ne de onda. 3 dakika kadar sessizce oturuduk orada. O arada saatine bakıyor, ben ise ayağımdaki terliklerin numarasının nerede yazdığını arıyordum. Normalde baş başa kalınca susmak bilmediğimiz, sadece kahkaha attığımız adamla böyle olmak canımı yakıyordu.
Neyse ki en sonunda o boktan sessizlik bozuldu.
"Beni niye çağırdın Jungkook?"
Tanrıya şükür ki konuyu açmıştı.
"Hyung bana küs müsün?"
O an suratına malak gibi baktığımdan emindim.
"Hayır Jungkook. O nerden çıktı şimdi?"
İçimden kendime 'göz yaşlarını kendine sakla Jungkook' derken gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Taehyung'u istiyordum.
"Hyung ben- yani Taehyungla sevgili olduğumu söylediğimden beri benimle konuşmuyor gibisin. Bana küstün mü? Lütfen bana kızma, bana küsme."
Evet ağlama seansımız başlamıştı. Konu sevdiğim insanlar olunca dünyanın en sulugöz insanıydım da.
Ağladığımı görünce o da afallamıştı ama sakinliğini ve ciddiyetini korumak istercesine bana bakıyordu.
"Hayır sana küs değilim ama kırgınım Jungkook. Belki daha çok kızgınım bilmiyorum. Aklım almıyor. Taehyung'un sana yaptıklarından sonra onu nasıl affedebilirsin?"
Ağlamam daha çok artarken, sorusunu cevaplama ihtiyacı hissettim.
"Ben..ben aşık oldum Hyung."
Sinirle nefes aldı. O sinirliydi bense kırgın.
"Onun yüzünden babandan dayak bile yedin Jungkook. Onu ben affedemezken sen nasıl affedersin? Hâlâ geceleri düşünüyorum. Yoongi diyorum sakin ol, Jungkook'u kırma, belli ki mutlu sen de onun mutluluğuyla mutlu ol. Ama hayır. Onu affettiğin için seni affedemiyorum Jungkook."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opposite Class | Taekook
FanfictionSon dönemde yaşanan kavgaları yüzünden okuldan uzaklaştırma alan Kim Taehyung ve Jeon Jungkook, birbirlerinden habersiz okula geri döndükten sonra nefretlerinin aşkla sonlanacağını düşünmemişlerdi. *** "Sen beni öyle öpersen benim neye dönüşeceğimi...