30- Kim Kime Dum Duma

644 38 68
                                    

Xiumin~

"Bir limonata alabilir miyim? Teşekkürler."

Siparişimi verdikten sonra yaklaşık 5 dakikadır olduğu gibi oturduğum masada Jimin'in gelmesini bekliyordum. Aslında direkt diğerlerinin yanına baskete gidecektik ama sonra ufak bi buluşmadan bir şey olmaz diyerek cafede buluşmaya karar verdik. Bu hafta 2. kez.

Bizim de olayımız bu napalım yani hem ara tatile yeni girdiğimiz için dışarda ne kadar buluşabilirsek bizim için kârdır.

Her şey üst üste gelmişti. Jungkook'un olayından sonra hepimizin kafamızı toplamaya ihtiyacı vardı.

Ha doğru siz olayları bilmiyorsunuz. Neyse ki bu hikayede bir Xiumin -ben- var ve şimdi size şu iki hafta içinde olanları kısaca(?) anlatacak.

Jungkook'un dayak yediği gün bizimkiler aslında Jungkook'un babasına tesadüfen denk gelmemişler. Bizim okuldan, Jungkook'un eski bir arkadaşı -ki sanırım en son Taehyung'a aşıktı- sırf sevdiceği elinden gitti diye Jungkook'un babasına ikisinin evde tek olduğunu söyleyip adamı iş yolundan geri döndürmüş. Ağzına merdane soktuğumun ibnesi çocuktan ne istedin. Gerçi Yoongi, Hoseok ve Jin bunu öğrendikten sonra çocuğun anasından girip avradından çıkmışlar. Çocuğun şaftı kaydı yani hâlâ ilaç kullanıyor.

O gün bizim ekibin en unutulmaz günlerinden biriydi. Çünkü Yoongi dışında hiçbirimiz Jungkook'un böyle durumlara maruz kaldığını bilmiyorduk. Biz liseden beri Jungkook'un hayatındaydık Yoongi ise yıllardır. Yoongi bu konuda kaç kere polise gitmek, hatta o adamı dövmek üzere olduğunu anlattı. Ama Jungkook bunların hepsine engel olmuş, bunlardan başkasının haberi olmasını istememiş. Yoongi onunla bu konuyu kaç defa konuşsa, onun için korktuğunu söylese de Jungkook yalvar yakar bundan vazgeçirmiş.

Jungkook'un gururlu biri olduğunu da göz önünde bulundurursak bir gün babasını gururlandırabileceğine kendini o kadar indırmıştı ki babasını kaybetmekten korkuyordu. Şimdi ise hayatta en nefrettiği insan o olmuştu. Bu arada babası şu an Slovenyada. Jungkook'un annesi, babasının ne kadar sinirli biri olduğunu biliyordu ama bu kadar ileri gideceğini kendisi de düşünememiş çünkü babası onun yanında Jungkook'u sadece azarlıyormuş. O gün Jungkook'u o hâlde gördüğünde hıçkıra hıçkıra ağlayarak oğlundan özür diledi ki tek ağlayan da onlar değil hepimizdik.

Bayan Jeon, o adamdan artık nefret ettiğini bu kadarını yapmaya hakkı olmadığını söyleyip hem boşanma davası açtı hem de darp raporu aldı. Kadın zaten varlıklı ve çalışan biri olduğu için Bay Jeon'un tek kuruşunu dahi istemediğini söyleyip ondan bir hafta içinde boşandı. Tabii darp için yüklü bir para cezası da aldı. Cezasını ödedikten sonra da olduğu gibi Slovenya'ya kaçtı. Açıkçası orada ne bok yediği hiçbirimizin umrunda bile değildi. Umarım yakalanır piç.

Jungkook'un annesi onda sürekli eksik bıraktığı annelik duygusunu kapatmak için şu iki haftadır kuş gibi çırpınıyordu. Ona gözü gibi bakıyor her fırsatta onu arayıp nasıl olduğunu soruyordu.

Jungkook o günden beri annesi konusunda ne kadar mutlu olsa da çok özgüvensizleşti. Odadan dahi çıkmadığı zamanlar oldu. Sürekli ağlıyordu. Hepimiz tek tek onunla konuştuk. Şimdi daha iyi gibiydi ama hâlâ dışarı çıkma konusunda çekingendi. Yara izlerinin bazıları iyileşmişti bile. Bu iyileşme sürecinde ne biz ne de Taehyung onu bir an olsun yalnız bırakmadık. Annesi, Taehyung ile olan ilişkilerini de bu olayla beraber öğrendi ve hepimizi şaşırtarak ilişkiye onay verdi. Aynı şekilde Taehyung'un ailesi de. Şimdi daha rahat ve daha mutlulardı. Biz de onlar mutlu olduğu için mutluyduk. Bu durumu hep beraber atlatabildiğimiz için çok mutluyduk.

E haliyle şu iki haftada da biz hep yan yana olunca bir çekim oluştu. Yani ben ve Jimin arasında hep çekim vardı da diğerleri de duruma yavaştan ayak uydurdu. Kim derdi ki bizim gibi iki ezeli düşman öğrenci grubu birbirinin tutunacak dalı olacak diye. Öyle olmuştu. Biz birlik olmuştuk. Taehyung ve Jungkook için. Onların en değerlisi ve bizim en değerlimiz için.

Opposite Class | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin