5.Bölüm;kendine iyi bak.

615 55 14
                                    


Gözlerimi açtığımda karşımda oturmuştu. Eşyalarıma bakınıyor odamı inceliyordu. İstemsiz yüzüme minik bir gülümseme yerleştirdim. O kadar dalgındı ki... ve masum.

"Günaydın." Dedim ciddi bir ses tonuyla. Kendimi bozmazdım kimse için. Hem böylesine aramızda hiç bir şey olmayan biri için bozmazdım. Tabi ilerde ne olurdu bilemezdim...

"Şey.. günaydın." Titrek bir sesle cevap vermişti. Korkaktı. Ürkekti. Sebebini asla anlamıyordum. Ne yaşamış olabilirdi bu kadar?

"Ben kurcalamıyordum. Bakıyordum sadece." Dedi endişeyle. Şefkatle cevap verdim.

"Sorun değil. Bakabilirsin." Ayağa kalkıp gerindim. Gözlerimi ovuşturdum.

"Ben kolyeni vermiştim sana neden takmadın?" Dedi merakla. Cebime koymuş kolyeyi sonrada orda unutmuştum.

"Bende hala. Bak sana ne vereceğim." Dolabıma yaklaşıp orta katında duran takı kutusunu aldım. İçinden minik bir kolye kutusu çıkarıp ona uzattım.

"Bu ne?" Dediğinde kaşımla kutuyu ima ettim.

"Aç kendin bak." Ona biraz olsun güven vermek istiyordum. O fazlasıyla kırılgandı. Kutuyu eline alıp açtı.

"Bu çok güzel..." bir ay ve ortasında da bir minik güneş. Benim için değerli bir kolyeydi. Ona rağmen bunun o kıza yakışacağına inanıyordum.

"Çok tatlı." Dediğinde kutuyu elinden alıp kolyeyi içinden çıkardım. Ona yaklaştım.

"Napıyorsun?" Sesi ufaktan titremişti. Saçlarını boynundan omuzuna aldım ve kolyeyi boynuna taktım. Haliyle ona yaklaşmıştım. Meraklı gözlerle gözlerime bakıyordu. Gözlerim dudaklarına kaydı. Yutkunup geri çekildim. Bu derece yakın olduğumda kokusu ciğerlerimi dolduruyor ve aklım karışıyordu.

"Bu artık benim mi?" Dedi merakla karışık bir sevinçle. Yüzüme yerleştirdiğim gülümseme ile başımı salladım.

"Hıhım... artık senin." Dedim şefkatle.

"Teşekkür ederim..." sürekli eliyle boynunu tutmaya başladı. Sürekli eli kolyedeydi.

"Acıktın mı?" Soruma karşılık utana sakına başını salladı.

"Biraz... ama ben... buradan gitmeme izin verirseniz başımın çaresine bakarım." Nasıl bakacaktı acaba? Bu halde. Bu durumda. Nasıl kendine bakacaktı?

"Hayır. Gerek yok buna. Hadi bakalım yemek haneye gidelim." Dedim kapıya yönelirken.

"Şey ben sulu yemek sevmem..." dedi hala utanıyordu benden. Ama utanması beni rahatsız edeceğinin aksine beni mutlu ediyordu. Oldukça masum ve tatlıydı.

"Tamam dışarda yiyelim?" Dedim ona güven vermek istercesine. Başını salladı ve peşime takıldı.

"Sen burada bekle hemen geliyorum." Deyip odaya döndüm. Üzerime hırka giydim. Eşofman altımın kenarına silahımı sıkıştırdım ve onun yanına döndüm.

"Geldim..." dediğimde koğuşun aynasında saçlarını düzeltiyordu. Uzun kahverengi güzel saçları vardı.

"Tamam gidelim de şey... benim param yok ki?" Onu kolumun altına aldım. Hafiften kıkırdayarak cevap verdim.

"Sorun değil. Benim var" dediğimde bana olan güvenini kazanmıştım sanırım.

Ağır adımlarla karargahtan çıktık. Tam bahçede ilerliyorduk ki arkamdan albayımız seslendi.

"Musa!" Dediğinde ona doğru döndüm. Kızsa arkama geçti.

"İzinlisin değil mi?" Dediğinde başımı salladım.

Komutanın Nazlısı/KİT KomutAP OLDU!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin