Selam.
Bölümü sonunda yayınladım. Umarım seversiniz. Açıkçası yazarken eğlendim ama eksikler varsa da sonradan düzenlerim yine. Bölüm hakkında ki yorumlarınızı merakla bekliyorum. Bölüme geçebilirsiniz :)Bugün ertelediklerimiz, yarın en büyük pişmanlıklarımız olur.
Dinç ailesiyle beraber onların evine gelmiş salonda oturuyorduk. Kimseden çıt çıkmıyordu. Bakışlarım kucağımda birleştirip oynadığım parmaklarımdaydı, onların bakışları ise bendeydi. Yabancı bir ortamdaydım ve ister istemez çekiniyordum. Yanlış anlaşılma olmasın çekindiğim şey onlarla bir arada olmak değil, evlerinde misafir olarak kalmaktı.
"Kızım daha iyi misin?"
Bakışlarım sesin geldiği yöne döndüğünde konuşanın Gülnur hanım olduğunu anladım. Başımı olumlu anlamda sallarken cevap da verdim.
"Evet efendim."
"Ben sana kardeşlerini tanıtmadım değil mi? Bak şimdi en büyük abin Taner 27 yaşında. İkinci abin Cenk, 25 yaşında. Üçüncü abin Atakan, 23 yaşında. Dördüncü abin Ey-"
"Şunun abisi falan değilim ben anne. Banane ondan? Ne diye tanıtıyorsan. Bugün var yarın yok. Aman dikkat edin de size bir şey yapmasın. Sonuçta babasını hastanelik eden bir kız. Bize neler neler yapmaz."
"Eyşan!"
Kürşat ve Taner beyin bağırmasıyla irkilirken boş bakışlarım öfkeyle bana bakan Eyşan denilen beyin yoksunundaydı. Söyledikleri zoruma gitmemişti. Evet babam hastanelik olmuştu ama benim yüzümden değil. Babamda daha önce de olan kalp sorunları zaten varmış. Bana hiçbir şey söylememişlerdi ama abilerim biliyormuş. Bunu bana abim göreve gittikten sonra Efkan abim söylemişti. Onlara kızmıyordum çünkü üzülmemi istemedikleri için söylememişlerdi. Onlar beni böyle düşünürken benim kızmaya hakkım yoktu.
"Sana zaten 'canım abim' diye bir yaklaşım yapmadım. Abim olmanı istediğim kanısına nereden vardın bilmiyorum ama bu sözlerinden sonra ileride istesen de senin kardeşin olmam. Aramızda sadece kan bağı var. Sevmiyorsan sevme. Senin gibi birisinin beni sevmesini de istemem zaten."
Her sözümde hepsinin gözü açılırken gözü öfkeye bürünmüş olan Eyşan bile pişmanlıkla bakıyordu. Bu kadar çabuk pişman olacağını düşünmemiştim.
"Bakın kardeşinizin yerine geçmemden korktuğunuzu anlıyorum ancak Eyşan'ın da dediği gibi bugün varım yarın yokum. Ben burada kalıcı değilim. Birkaç güne, hadi olmadı en geç 2 haftaya giderim. Sana tekrardan gelecek olursam eğer Eyşan, abilerin ve kardeşin gibi uzak durabilirdin, yine öfkeli gözlerle bakmaya devam edebilirdin. Ancak senin bunları söylemeni gerektirecek bir şey yapmadım. Diğer kıza olan nefretini benden çıkarman çok acınası. Bu yaşında her insanın aynı olmadığını biliyor olman gerekirdi. Ancak belli ki bilmiyorsun. Bunu benim üzerimden öğrenmen hoşuma gitmedi ama ne yapalım elde ki malzeme bu."
Derin bir nefes alıp sıkıntıyla yüzümü sıvazlayıp ayağa kalktım. Hepsinde tek tek göz gezdirdim.
"Bunları gözünüzü boyamak için söylemedim. Ne sizin bana, nede benim size ihtiyacım yok. Sizin zaten bir kızınız, sizin de bir kız kardeşiniz var. Bana alışmanız zor olurdu zaten ve boş yere alışmaya çalışmakla da zaman kaybı yaşamaya gerek yok. Ama ben bana geleni itmem. Ne siz bana alışın, ne de ben size alışayım."
Koltuğa koyduğum telefonumu alıp dış kapıya yönelirken arkamdan seslenilmesiyle durmadım. Ayakkabılarımı giyeceğim de kolumdan tutulmamla hızla kendimi çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Ailem
Teen FictionBiraz normal, biraz da anormal aile klasiği. •Herhangi bir alıntıda hukuki işlem yapılacaktır.