17: Mektup

368 173 232
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum<3
(Belli bir yerde geçen canımın içi'leri yanlışlıkla saymayın, belki başkasınadır.)

17: Mektup

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

17: Mektup

Sakin geçen bir yolculuktan sonra güvende olduğumuz o yerdeydik.

"Ben biraz sahile gideceğim." dedim sessizce.

"Ben de geleyim mi?"

Ege'nin sorusuna gülümserken Melih atladı bir anda.

"Üç kişi olarak dönmeyin!"

Gözlerimi şok içinde açarken Ömer'den beklenen cümlenin Melih'ten gelmesi herkesi güldürmüştü.

"Melih!" dedim utançla yüzümü kapatırken. "Bari sen yapma!"

"Tamam hastane güzeli ya. Şaka yapıyorum. Keyfinize bakın, biz de markete gidip alışveriş yapalım."

Başımı sallayarak ve titreyerek yutkundum. Melih hâlâ bana gülüyordu.

"Ben de gelebilir miyim markete?" diye sordu Berin. Melih'ten hâlâ çok korkuyordu, pek haksız da sayılmazdı.

"Gel, yalnız kalma." dedi Melih soğuk bir sesle.

"Teşekkür ederim." dedi Berin sessizce gülümsemeye çalışırken.

"O zaman biz kaçalım ve merak etme Melih 3 kişi olarak dönmeyeceğiz." dedi Ege gülerken.

"İnandım hadi. Dikkat edin."

Beraber sahile doğru yürürken sessizlik beni strese sokarken elim hemen cebimdeki anahtarıma gitti. Bileğim hafif acıyordu ama anahtarımla oynamazsam bayılacaktım.

"Artık strese girince anahtarla oynamak yok." dedi Ege gülümserken. Anahtarımı cebimden çıkarıp kendi cebine attı.

"Ama Ege..." dedim çaresizce. "Tamam, bende kalsın ama ellemiyim.

"Bugünlük bende kalsın, söz. Eve gider gitmez geri vereceğim."

Zorla kabul edip anahtarımı kafamdan çıkarmaya çalıştım. Ege, sakince elimi tutarken sahile yaklaşmıştık.

"Şuraya oturalım mı?" Kafeyi parmağıyla gösterdiğinde gerginlikle başımı salladım.

"Bahçede otururuz. Herkesten en uzağa ve beraber limonata içeriz. En sevdiğin."

"O...Olur."

Stresle tırnaklarımı koparmaya başlarken Ege elimi bırakıp masaya geçmemi bekledi.

Titreyen dizlerimle sahilin hemen yanındaki masaya oturdum. Çok kalabalık olmaması beni rahatlatırken tırnak etlerimden birkaçı kanamıştı.

"Ben geldim! Buyurun canımın içi hanımefendi. Afiyet olsun."

GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin