NASIL YAZDIM

50 6 4
                                    

Erken dönemde doğru seçimler, ilerleyen zamanlarda muazzam karşılıklara dönüşür.

Öncelikle doğru hedef/vizyon belirlenmelidir.

İnsanlar, seçimleri ölçüsünde bir takım sosyalliğe dahil oluyorlar. Bunlar kaliteye göre basamaklara ayrılıp değerlendirilebilir. Kişi bir üst basamağa çıkmadan bulunduğu yeri kavrayamaz. Yükseldikçe yaşantıya dair çeşitlilik kazanır. Ekonomik durumun da mutlaka hareket kabiliyetine etkisi vardır. Ancak asıl olan kişinin seçimleri; vizyonudur.

Mesele, hedefe yönelik hareketi başlatacak güce haiz olunması, koşullarının sağlanması durumunda harekete geçilmesidir.

Bir fikri ortaya koymanın türlü yolları vardır. Doğru yer/zamanda vurgular, tonlamalar, gelişmiş kelime dağarcığı, kelimeleri cümlelere doğru yerleştirme, optimum akış hızını yakalama; retorik, sanattır. Yazmak da öyle...

Yazmak, kayıt altına almak, düşüncelerini geliştirebilme açısından çok daha kısa zamanda kendi üzerine koyabilme olanağı sağlıyor; tekrarlama döngülerinden kurtarıyor.

Yazmaya düzensiz başladım. 2021 yılının yaz aylarından itibaren aşağı yukarı bir buçuk yıl süren bir sürecin sonlarında, paragrafları ortak bir konuya karşılık gelecek şekilde birleştirip konuları; bölümlere doğru konumlandırıp, aralarına bağlantı paragraflar yerleştirilerek olay örüntüsü, geçişleri tasarladım. Kısacası üzerinde durduğum konular, yazma işlemi bittikten sonra düzenleme aşamasına geçtiğimde ortaya çıktı. Alıntılar, yazımı oluşturduktan sonra okuduğum kitaplardan düşüncelerimle paralel olduğunu gördüğüm kesitlerdir; sonradan yazıma dahil ettim.
Kişisel yaşantıma dair bölümlerin  dışında genel itibariyle bilişsel bilimler alanlarında kısa bilgiler/düşünceler içeren özgün bir yazı oluşturdum.

Kendimden yola çıkarak bir çok kişi gibi çocuk yaşlarımdan beri etrafımda olan biteni genel anlamda varlığa dair (ontolojik) problemleri sorun etmişimdir. Sorular bitmiyor; yanıtlar her zaman tatmin etmiyor ancak kaçınılmaz bir gerçek var ki kulağa hoş gelmese de 'ölüm nöbeti'ni tutmak, yaşamak zorundayız. Bu zorunluluk beraberinde her bireyi hayata karşı sorumlu hale getiriyor.

"Ben yaşamı, uçurum arabası beni alana dek içinde beklemek zorunda olduğum bir yol kenarı hanı olarak görüyorum. Beni nereye götüreceğini bilmiyorum çünkü hiçbir şey bilmiyorum. Bu hanı bir hapis olarak görebilirim çünkü içinde beklemek zorundayım." Huzursuzluğun Kitabı - Fernando Pessoa

HAYAT MANA ANLAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin