"Baron Montesquieu: Eğer üçgenlerin bir Tanrı'sı olsaydı üç kenarı olurdu."
* * *
Salt düşünceyle, nedenselliğin sonsuzluk çukuruna düşünce "Tanrı vardır" çıkarımında bulunan filozofların/teologların bu bağlamda önerdikleri argümanlar felsefe değil ütopik/masalsı, döneminin mitolojisini ortaya koyan kavramlardır. Bir gerekliliğin sebebini/sonucunu Tanrı varlığına yormak, bulunduğu dönemin koşullarında teist grupların baskısından çekinme değilse kolaya kaçmaktır. Durum düşünüldüğü gibiyse felsefeye de, teolojiye de ihtiyacımız kalmamıştır. O zaman gerçeğe ulaşmaya çalışan on binlerce bilim insanının yıllardır milyarlarca dolar dökerek yaptıkları deneylerin sebebi nedir? Tanrıya ulaşmak mı? Belki de Tanrı olmaktır...
Tanrının tanrı olmasının koşulu, tanrı olmayan bir şeyin var olması gerektiğinden hareketle ne açıdan olur olsun insani özellik (antropomorfik) atfetmeden/yüklemeden açıklanamayan bu 'aşkın' varlık, bana göre pozitif bilimlerin ışığında "sessizce" takip edilmesi gereken bir önermedir.
İnanç, hayal gücünde canlanan ben varım ifadesinin bilinçaltından kurtulması/irade kazanımı; hayvanlar aleminde fizyolojisinin ötesinde üstünlük sağlayan, benliğine uyanarak nerden gelip nereye gittiğini sorgulamaya başlayan ilk insandan beri var.
Gelinen teknolojik seviyede mevcut inanışların hiçbirinin öğretileriyle tam manada paralellik sağlanamadı fakat her biri kendi tarihsel süreciyle bulunduğu coğrafyanın da etkisi altında insanların yaşayışlarına dair bir takım benzer öğütler içeriyor. Ahlaklı ve erdemli yaşamak gibi. Bunun için kanunlara veya inanca gerek var mı?
* * *
İnsanoğlu doğumundan neredeyse 3 yaşına kadar benlik bilincine sahip değil; bakıma muhtaç. Belli bir yaştan sonra da aynı şekilde... En basitinden bu sebepler bile aile biriminin oluşmasını zorunlu kılıyor. Yüz binlerce ailenin bir arada yaşayabilmesi için bir sistem mutlaka olmak zorunda. Devlet yapılanması burada mecburen devreye giriyor.
Devletin asli görevi, hane halklarının bir arada en güçlü şekilde tutunmasını sağlamak. Böylelikle ihtiyacı olduğu alanlarda bünyesinde oluşturacağı gruplarla kendi içerisinde huzurlu, küresel zeminde etkin olan bir ülke var etmek. Dolayısıyla hukuk oluşturma adına yasaların kamu yararına çıkarılıp güvence altına alınmasında bir problem yok. Ancak bir inanışa sahip olmak veya dini yasalara tabii olmak mecburi değil.
* * *
Mana her şeyde, anlam senin görebildiğin kadarında vardır. İcadın şekilde anlamı yoktur; bu keşiftir. Manada icat, yaratmadır. Bendeki karşılığı agnostisizme çıkmaktadır.
İnanç temelli hükümlerin tamamı yanlış dahi olsa doğanın kendisi var; işleyişine saygılı olunmalı, farkındalığının bilinciyle hareket edilmelidir.
"İnanca karşı tamamen olumsuz davranışlar sergileyenler, boş ve renksiz bir akıl damgası taşırlar."
-G.W.F. Hegel-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT MANA ANLAM
De TodoHakikat, hayal gücünde sınırsız yer sahibidir. Hayat; ölüm nöbeti... Manada bilinci olmayan zihnin yaşantısı tümüyle anlamsız. Tanımı yapılamaz. İspata değil, ifadesini zenginleştirmeye odaklanılmalı. * * * Yazının i...