Part Five

25 6 20
                                    

Sabah uyandığımda Felix telefonla oynuyordu. Sabah sabah ne yapıyordu anlamıyorum.

-Sabah sabah bu telefon işi nerden çıktı danacık.

Bana sırıtarak baktı cevap verdi.

-Sen kararında kesindin değil mi?

-Evet, ama neden ki?

-Bu akşam bara gitmeye ne dersin? Bak, seni bu yollara çekmek istemiyorum. Ama ya çalışıyorsun ya da evdesin. Dolaş biraz, insanlarla kaynaş.

-Tamam, ama bu her zaman olmayacak. Peki kimin mekanı orası?

-Bilmiyorum, arkadaşlar çağırdı.

-Tamam gideriz. Ben işe gidiyorum, dedim.

Vedalaştık. Çıktım ve bugün 4 saat çalıştım. Eve geldim. Felix danası yok. Saat 21:15. Biraz vakit geçti. Sonra Felix geldi ve çıktık. Yine baya yürüdük. Işıl ışıl bir yere geldik. İçeri girdiğimizde Felix kart gösterdi, kocaman bir yere girdik. Biraz etrafa bakındım. Değişik değişik tipler vardı. İlerledik biraz. Sonra gözüm bir masaya takıldı. O adamı daha önce gördüm sanki. BU MİNHO! Ama onun ne işi var? Felix'e döndüm ve sordum. O da bu mekanın onun olduğunu söyledi. Ama burası kadın kaynıyordu. Demek ki burası pavyon gibi bir yer. Minho kafasını çevirdiğinde beni gördü. Ben başka bir yere döndüm. Ama o beni çoktan görmüştü. Yanımıza geldi.

-Ooo, Jisung. Seni burada görmek güzel. Gelsene biraz bir şeyler ikram edeyim sana.

Benim cevap vermeme vakit bırakmadan kolumdan tuttu ve masaya götürdü. Biz gelince masadaki herkes kalktı ve başka masaya gitti. Oturduk. Gözleri ile bana yan yan bakıyordu. "Neye bakıyorsun bir şey mi var?" demek geliyor içimden. Ama ortalığı karıştırmaya gerek yok. Sonra garson geldi. Minho bir şeyler dedi ve bana dönüp:

-İçersin değil mi?

Bir şey diyemedim. Kafamı evet anlamında salladım. Yine bir şeyler dedi. Acaba ilaç mı kattıracak? Belki de sadece konuşmaya çalışıyor. Bilemiyorum kafam çok karışık. Bir süre sonra garson bardakla bir şey getirdi. Şarapa benziyordu. Elime alıp bir yudum aldım. Sanırım güzeldi. Anlayamadım. Ama bu adam hala bana bakıyor. Gözlerini oyucam en sonunda.

-Kaç yaşındasın Jisung? dedi birden. Sohbet başlatmak için yer arıyor sanki.

-19

-Güzel, dedi sırıtarak. Ne güzel ne? Çıldırtıcak beni bu manyak.

-Sen? dedim. Bana baktı. Şaşırdı sanki. Ne şaşırıyosun sordum yani.

-25

25 mi? Belli etmemek için kafamı salladım ama gerçekten büyük. O zaman benle ne uğraşıyor. Ben onun sadece madde sattığını düşünmüştüm. Ama o pavyon işletiyor. Felix'in nasıl arkadaşları var. Şu dana başımıza iş açıcak ama bilmiyorum.
Bir süre sonra başım dönmeye başladı. Sanırım içkinin etkisi bu. Sonra gözlerim kapandı. Başka bir şey hatırlamıyorum.

Sabah uyandım. Felix'e dün neler olduğunu sordum.

-Sen içki içti sanırım. Önce gözlerin kapanmış. Sonra Minho bana haber verdi ve bizi eve bıraktı.

Yine rezil oldum. Ama ne yapayım? Ben de her akşam içki içmiyorum ya. Neyse dedim ve kahvaltı hazırladım, yedik. Sonra Felix gitti. Bende çalıştım, eve geldim, biraz oyalandım, sonra Felix geldi, yemek yedik ve yattık. Her zaman ki gibi.

WITNESSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin