Uyandım. Telefonumda mesaj vardı. Gizli numara. Minho olabilir. Mesajı açtım. Minho'dan. Konum atmış, buluşmak istediğini yazıyor. Saat 18:00'da. Bende kalktım kahvaltı yaptım. Sonra işe gittim. 3 saat çalıştım. İşten çıkınca zaten saat altıya geliyordu. Attığı konuma doğru yürümeye başladım. Baya yürüdüm. Sonra tenha bir yere geldim. Yine kaçırılmaktan korktuğum için binanın içine hiç girmedim. Zaten duvarları yıkılmıştı. Bekledim. Telefona baktım. Mesaj yok. Sonra ayak sesleri gelmeye başladı. Minho yürüyordu. Beni görünce ağlamaya başladı. Bende yanına gittim. Çok ağlıyordu. Önceden de ağlamış sanki gözleri kıpkırmızı olmuş. Yere oturdu. Daha çok ağlamaya başladı. Onu hiç böyle görmemiştim. Dağ gibi adam yıkılmıştı karşımda. Kafasını omzuma koydu. Hıçkırıyordu ağlarken.
-Ben böyle olmasını istemedim, diyebildi zar zor.
-Biliyorum Minho, biliyorum.
Kafasını kaldırdı, gözlerini sildi ve ayağa kalktı. Benimde kalkmamı ister gibi bakıyordu. Ben de kalktım. Beni bir üst kata götürdü. Bir kapıdan girdik. Bir masa vardı. Masada da silah vardı. Silahı aldı ve bana uzattı.
-Hepsi benim yüzümden oldu, vur beni!
Elimde ki silahı yere attım ve Minho'ya sarıldım.
-Benden bunu nasıl istersin?
- Her şey benim yüzümden oldu.
-Hayır hiçbir şey senin yüzünden olmadı. Kendine gel Minho!
Minho'ya baktım. Bir anda gözleri kapandı ve yere yığıldı. Bende hemen taksi çağırdım. Ambulansı ararsam bu kata çıkacaklar ve burada ki silahı görecekler. Sonra al başına belayı. Taksi kısa süre içinde geldi. Hastaneye götürdük. Oda ya aldılar. Bir gece hastanede kalacak. Bende onunla kalıcam. Zaten Felix'te yok. Minho'yu uyutular. Geç olmuştu saat. Bende koltukta uyuya kalmışım.
***
Bu bölüm biraz kısa oldu. Yani aklıma bu kadar geliyor♡♡