Söyledim ama tekrar söyleyeyim 13. Bölüm yok yani ad olarak yok. Aslında ben 13 yazacakken 14 yazmışım o yüzden öyle olmuş falan. Her neyse siz çok çaktırmayın okumaya devam♡
***
Uyandığımda Minho hala uyuyordu. Annesinin yanında ise hemşire vardı. Ona bugün yapacaklarını söylüyordu. Hemşireye Minho'nun ne zaman uyanacağını sordum. Biraz daha uyur dedi. Bende annesinin yanına gittim.
-Sana çok teşekkür ederim, adın neydi?
-Jisung, dedim. Kadın gözlerimin içine bakıyordu. Mutlu olmuştu oğlunun yanında olmasına.
-Sana çok teşekkür ederim, diye yineledi kadın.
Oğlumu buraya getirdin, sen hep onun yanında ol, onu yalnız bırakma olur mu? Babası gibidir o. Nerede ne yapacağı belli olmaz.Kadın yatakta doğruldu ve benden hemşireyi çağırmamı istedi. Bende çağırdım. Hemşireye dışarı çıkıp çıkamayacağını sordu. Hemşire de tekerlekli sandalye ile kendini çok yormadan en fazla yarım saatliğine çıkabileceğini söyledi. Bana çıkalım mı der gibi baktı. Bende evet anlamında kafamı salladım. Bahçeye indik. Bir bankın yanında durduk. Oturdum. Kadın derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
-Zamanında ben onu çok almak istedim. O bunu bilmiyordu çünkü küçüktü. Ama ben babasından çok istedim onu. Vermedi. Babasına çekmiş olması beni daha çok üzüyor. Babası sinirli, sinirini başkalarından çıkaran birisi. En kötü huyu ise madde satması ve kullanması. Geceleri eve geç gelir, o saatte yemek hazır olmazsa bütün evi darma duman ederdi. Minho bizim boşanma sebebimizi benim babasını aldattığım için olduğunu sanıyor ama öyle değil. Son zamanlarda babası olduğundan daha geç saatte ve kadın parfümüyle gelmeye başlamıştı. Bende ona boşanmak istediğimi söyledim. O ise bana boşanma davasını benim yüzümden açtığımızı söyle yoksa Minho'yu sana hiç göstermem demişti. Ben de ona inandım ve boşandım. Yine de vermedi onu bana. Babası onu doldurduğu için benden bu kadar nefret ediyor.
Kadının gözleri dolmuştu. Bende annesinin babasını aldattığını düşünüyordum yani Minho öyle anlatmıştı. Kadının sesi titreyerek:
-Yukarı çıksak olur mu? Biraz üşüdüm de.
Kafamı salladım ve yukarı çıktık. Hemşire biraz uyuması gerektiğini söyledi. İkisi de uyuyordu. Bende dışarı çıktım ve Felix'i aradım. Güzel bir iş bulmuş. Yeni arkadaşları olmuş ve onları çok seviyormuş. Doğru ya, ben ona iyi arkadaş olamadım. Kapattı. Kafeteryaya indim. Biraz kahve içtim, oturdum, vakit geçirdim. Sonra tekrar yukarı çıktım. Minho hala uyuyordu. Ne verdiler de uyanmıyor saatlerdir? Hemşirenin yanına gittim. Çok yorulmuş, bu kadar uyuması yorgunluk belirtisiymiş. Uykusunu alana kadar uyanmaya bilirmiş. Annesi de bu gecelik uyanmayacakmış. Bende dışarı çıktım. Sokaklarda gezdim. Şehrimi bir kez daha tanıdım. Küçücük çocukları akşam akşam sokağa salmışlar. Ya biri alsa götürse ne olacak? Hepsi altı yaşında ya var ya yok. Yanıma geldiler. Hepsi çok tatlıydı. Bende bir bakkala girdim, çikolata aldım hepsine. Gözleri parladı birden. Çok mutlu olmuşlardı, belliydi. Onlarla biraz oyun oynadım. Sonra onlara evlerine gitmelerini söyledim. Gittiler. Bende bir banka oturdum. Ne yapacağımı bilmiyorum artık. Bir süre oturdum. Sonra bir kadın geldi. "Oturabilir miyim?" dedi. Bende " Evet " dedim. Oturdu. Telefonla konuşuyordu. Daha doğrusu kavga ediyordu. Karşıdaki kişi o kadar bağırıyordu ki ben bile duyuyordum. Kadın ise ona bu kadar sinirli olmamasını, bağırmamasını söylüyordu. Ama adam onu duymadan boş boş bağırıyordu. Saate baktım. Saat geç olmuştu. Kalktım. Kadın mahcup olmuş bir şekilde:
-Sizi de rahatsız ettim kusura bakmayın, dedi.
-Ne demek sizin yüzünüzden kalkmadım yanlış anlamayın, dedim. Kadın teşekkür edercesine kafasını eğdi. Bende iyi akşamlar diyerek hastaneye doğru yürümeye başladım. Geldiğimde Minho uyanmıştı.
-Neredeydin? Merak ettim seni.
-Dışarıdaydım, dolaşıyordum. Sen nasılsın? İyi misin?
-İyiyim. Ne kadar uyudum ben?
-Baya oldu. İyi dinlendin mi?
-Evet, sanırım. O nasıl?
Anne demiyordu ona. Hemen alışamazdı tabii.
-İyi, dinlenmesi gerekiyormuş onun da.
Kafasını çevirdi ve baktı. Onu görünce içi rahatlıyordu. Minho kafasını yastığa koydu. Derin bir nefes aldı. İçinde bir sıkıntı vardı hala. Bir süre sonra hemşire geldi. Minho'ya baktı. Gece olduğu için uyuması gerektiğini, uyuyamıyorsa uyutabileceklerini söyledi. Minho uyuyamadığını söyleyince hemşire gitti. Minho bana baktı.
-Ona iyi bak olur mu?
-Bir yere gitmiyorsun Minho, sadece uyuyacaksın.
-Olsun, sen yine de ben uyurken ona iyi bak.
-Tamam, dedim. Onu önemsiyor belli. Ama bunu saklamak istiyor. Sanki utanılacak bir şey gibi.
Hemşire geldi, Minho kolunu açtı