İyi Okumalar.
Kaya'ya arkam dönük, yüzüstü uzanmış, nefesimi düzene sokmaya gayret ederken olanları düşünüyordum. Her şey açığa kavuşmuştu. Kaya gitmemişti, yanımdaydı. Buna rağmen rahatlayamıyordum. Gerginlik bedenime kurulmuştu, bir kere. Mutluluğuma da ket vurmaya yemin etmiş olmalıydı ki, yaşanabilecek kötü her senaryo ziyaretçimdi.Ensemde hissettiğim nefesle huylanarak gülümsedim. Yine de, sonunda her kötü senaryoya razı olacağım tek kişiyle beraberdim. Omzumdan belime doğru, belli belirsiz parmaklarının tersini gezdiren Kaya'nın da benim gibi hissettiği düşüncesine kapılmıştım. İyice bana sokulan Kaya, çenesini başıma yaslamadan önce saçlarıma ufak bir öpücük kondurdu. Ardından tek kolunu da bedenime sarmış ve uzanıp elimi kavramıştı.
"Her şey yoluna girecek." Deyip parmaklarını parmaklarıma geçiren Kaya, hafifçe elimi sıktığında gülümsedim. Sessizliğimi sürdürürken onun devam etmesini bekledim. "Ama sen yine de... Her şeyi tamamen öğrenmeden rahatlayamayacaksın, anlaşılan." Tepkisizliğimi yanlış yorumlayan Kaya derince soluyup beni kendine çektiğinde, sırtım göğsüne yaslanmıştı. Cevap vermedim. Kaya'nın kendi içinde de itiraf edemediği gerçekler olduğunun farkındaydım. Bundan olsa gerek, ona izin vermek ve sakladığı her neyse anlatma cesaretini, en azından kendi içinde, toparlamasını sağlamak istiyordum. "Bir dava dosyası hazırlıyorum."
Kaşlarım çatıldı. İşte bunu beklemiyordum. Kaya'nın tutuşundan dolayı güçlükle başımı ona doğru çevirdim. Bir tahminim vardı ancak emin olmalıydım. "Anlamadım... Ne dosyası?"
"Şahika için..."
Güldüm.
Bu tavrımla Kaya'nın kaşları çatılmıştı. Usulca benden uzaklaşıp olduğu yerde doğruldu. Her insanın olduğu gibi Kaya'nın da zaafları vardı. Sorun, bu zaafları dışa sergilemesi de değildi. Zaaflarını, kardeşinin avuçları arasına olduğu gibi bırakmasıydı. Yaşadıklarımızı özetle kime anlatsak, Kaya'nın bir şekilde kadının yaptıklarını görmezden geleceğini tahmin edebilirdi. Görmezden geleceğini ve unutacağını.
"İnanmıyorsun, bana." Dediğinde Kaya, yutkunma isteğiyle dolup taşmıştım. Üzerime ince örtüyü sarıp Kaya'yı taklit edercesine ben de doğruldum, uzandığım yatakta.
Onun her sözünde, bizzat ben de yaşadım bunları, diye bağırmak istiyordum. Gözlerinden tepkimi yanlış yorumladığını da tahmin edebiliyordum. Aldırış etmeden mırıldandım. "Normal değil mi, Kaya?
"Neden yanımdasın o zaman?" Deyip huysuz bir çocuk gibi kaşlarını çatan Kaya'yla, gülümsememek için yanaklarımın içini ısırmak zorunda kalmıştım. Bazen birinin yanında kalmak için sebep aramazdın. Ben de o noktadaydım, işte.
"Kaya..."
"Pişman mısın?"
Cevabımı beklemeden şüpheyle soluduğunda gözlerimin aralanmasına engel olamadım. Başımı salladım, hırsla. "Ne? Tabii ki hayır! Kaya, bak..." Bir anlığına sessizleştim. Kaya hala gözleri kısılı vaziyette yapacağım açıklamayı bekliyordu. Konuyu toparlamak amacıyla söze girmiştim ancak içimdekileri olduğu gibi anlatmak daha cazip geliyordu. Bu hale gelmemizin nedeni hissettiklerimizi birbirimizden saklamış olmamız değil miydi, zaten? Kurumuş dudaklarımı dilimle ıslatıp kendimden emin mırıldandım. "Senin Şahika'yı kendi ellerinle hapse yollayacağını düşünmüyorum, aslında."