Bir ayı geçti buraya bölüm atmayalı, farkındayım. Normal bir hikaye yazıyormuşum gibi bölümler uzadıkça uzadı, bir sonuca bağlayamadım. Daha da uzayacak gibi görünüyor ahdhjsjd İz Bırakanlar'ın devamı gelir mi emin değilim yani. Bir sonraki bölüm farklı bir kurgu olabilir. Bu bölümü de bir kısmı hazır olduğu için paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz:')
İyi Okumalar.
Kaya çalan kapıyı açmak üzere seri adımlarla dış kapıya yöneldi. Kendisinden önce davranan hizmetliyi de eliyle durdurmuştu. Kapıyı açmadan önce girişteki portmantonun aynasından son kez saçlarını ve üzerini düzeltmiş, ardından derin bir nefes vererek kapıyı aralamıştı. Dün geceden sonra net bir şekilde isteklerinin değiştiğini söyleyebilirdi Kaya. Nitekim kadının yüzü görüş açısına girdiğinde suratında oluşan tebessüm de bunun apaçık kanıtıydı. "Ender... Hoş geldin.""Günaydın."
Kadın, elindeki saksı çiçeğine bakışları değen adamı fark ettiğinde kendisi de gülümsedi. Ardından içeri adımlamış ve mahçup bir şekilde mırıldanmıştı. "Ev hediyesi alamadım henüz ama elim de boş gelmek istemedim."
Kaya dudaklarını birbirine bastırıp kadının elinden saksıyı aldı. Ardından başını, ne önemi var, dercesine salladı. "Gerek yoktu ki Ender. Teşekkür ederiz."
"Ben alayım isterseniz Kaya Bey, onu."
Kaya kadına karşı her iki gözünü de kırpıp elindeki saksıyı hizmetliye teslim etti. Ender'in bakışları bu sırada birini arıyormuşçasına etrafta geziniyordu. "Haberi yoktu geleceğinden. Seni görünce çok sevinecek."
Kimi aradığını anlamış bir şekilde kendisini bilgilendiren adamla kaşları havalandı Ender'in. Çocuğun bu kadar kısa sürede kendisine gösterdiği sıcak tavır alışkın olduğu bir durum değildi. "Nasıl sever bilmediğim için ona da karışık kurabiyeler almıştım."
Kaya kadının uzattığı kağıt paketi alıp gülümsedi, tekrar. "Portakallı... Bayılır." Sonra aklına yeni geliyormuş gibi kaşları havada içeriyi işaret etmişti. "Geçsene... Kapıda kaldın. Mutfaktayım ben... Hemen geleceğim yanına."
Ender gözleri kısılı adamın arkasından baktı bir süre. Ardından adımları istemsizce adamın peşinden mutfağa yönlendirmişti kendisini. Kaya'nın varlığından haberdar olduğunun bilincinde bir süre adamı izledi. Kaya dolaptan ayva olduğunu tahmin ettiği reçel kavanozunu çıkarmış, sonra katabileceği bir kap arayışına girmişti. Ender gülüşünü bastırmak istercesine yanaklarının içini ısırdı. Adamın kolay kolay mutfağa girmediğini biliyordu zaten. Yine de bu çabası hoşuna gitmişti.
Çantasını ada tezgaha bırakıp üst raflardan birine uzandı, uygun olduğunu düşündüğü kaselerden adama uzattı. "Sakin ol Kaya'cım. Jüri önüne çıkmayacaksın, bu kadar gerilmene gerek yok."