Ara ara burada, bazı bölümlerden sonra, "şöyle olsa daha güzel olurdu" dediğimiz sahneleri kendi bakış açımla yeniden yorumlamayı veya diziden bağımsız, birkaç partlık EnKay kurgusu paylaşmayı düşünüyorum. Yani tam anlamıyla 'one shots' olmasa da, EnKay - One Shots kitabına hoş geldiniz diyebilirim hahahs
Başlangıcı veda sahnemizle yapmak istedimmm. Üç bölümden oluşacak. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalarrr ♡
"Yine de her zaman... Sana uzanacak bir el olduğunu, unutma."
Dakikalardır kendi kendime tekrarladığım o cümle, her defasında üzerime bir ağırlık bırakıyordu ve ben, hareket dahi edemeden öylece oturduğum koltuğa iyice gömülüyordum. İçimde, yaşananlara inanmayan bir yanım vardı. Kulaklarımın uğuldamasına, midemin bulanmasına neden oluyordu. Benimse yaptığım tek şey, ağlamaktı. Engel olmaya çalışmıyordum, kendime. Yeterli gücümün olduğunu zannetmiyordum buna.
Derince soludum.
Bir... İki... Üç...
Kaya, yıllar sonra bir kez daha, bir mektupla beni terk edip gitmişti.
Bu akşam için hazırlanırken yaşadığım heyecanı düşünür hâlde buldum birden, kendimi. Yaşadığım farkındalık mı buna neden olmuştu, bilmiyordum. Umursamadım. Her ihtimale karşın taksiyle gelmeye karar vermiştim ve o takside oturmuş, sabırsızlıkla yolu izlerken umutla hayaller kurmuştum. Aptaldım. Şimdi düşünmek istemiyordum ama benden bağımsız aklımda dönüp duruyordu düşüncelerim. Bir zamanlar en büyük mutluluklarıma şahitlik etmiş bu evden içeri ilk adımımı attığım andaki, özlemim... Pişmanlıklarım, hayal kırıklıklarım, öfkem... Şimdi hepsi anlamsızdı, sanki. Duygularım alınmış gibiydim. Ne hissedeceğimi bilemiyordum. İsteğim dışı göz yaşlarım akmaya devam ediyordu ancak ben, hiçbir şey hissetmiyordum. Üzgün müydüm? Muhtemelen. İçimse, bomboştu.
Dört... Beş... Altı...
Kaya beni, bir kez daha terk edip gitmişti.
Derince soludum, yine. Sakinleşemiyordum. Elimdeki mektuba bakışlarım değdiğinde, istemeden avucumun arasına sıkıştırdığımı ve buruşturduğumu fark ettim. Telaşla çatılan kaşlarım eşliğinde buruşan kağıdı düzeltip zarfın içine yerleştirdim tekrar, özenle. Bir an zarfı, hiç bulmamışım ve mektubu da hiç okumamışım gibi eski yerine yerleştirmek aklımdan geçse de, bunun bana herhangi bir faydası olmayacağına kanaat getirmiştim. Son birkaç saatimi yok saymamın hiçbir anlamı yoktu ki, artık. Aksine Şahika'nın mektubu bulma ihtimaliyle, kendi bacağıma sıkmış olurdum. Kadının eline, kendi ellerimle bir koz verebilecek durumda değildim şu saatten sonra. Hayatım darmadağın olmuştu ve bunun baş sorumlusu, kadından başkası değildi.
Yedi... Sekiz... Dokuz...
Oysa, Kaya beni terk edip gitmişti.
Güldüm.