Selamlar.
Aylar sonra bu kurguya bölüm atmayı başardım, evet:') Kurguyu hatırlayanlar olduğundan da şüpheliyim aslında ama yarım bırakmak da istemedim. Normal bölümlere göre biraz uzun bir bölüm oldu ayrıca. Çünkü aklımdaki her şeyi toparlayıp tek bölüme sığdırmak istedim. Yoksa uzadıkça uzayacak ve ben toparlayamadan bir beş bölüm daha yazmak zorunda kalacaktım gsdfagsh Birkaç günde yazdım bölümü. Kontrol edemedim. Hatalarım olabilir. Bu yüzden kusura bakmamanızı diliyor ve daha fazla konuşmadan sizi bölüme uğurluyorum. Umarım beğenirsiniz.
İyi Okumalar.
-
"Babaaa..."
Kaya, kendi koltuğunda oturan kızına karşı dikiz aynasından gözlerini kırptı. Ardından çocuğu taklit edercesine gülümseyerek mırıldanmıştı. "Kızımmm..."
Karya kemeriyle oynarken isteğini adama karşı nasıl dillendireceğini düşünüyordu. Kaya her ne kadar çocuğa Ender'le aralarındaki sorunu yansıtmamaya özen gösterse de, kız bir sorun olduğunu hissediyordu. "Ender'i arayalım mı?"
Kaya'nın yüzündeki gülüş soldu. "Neden?"
"Gelecek mi sormak istiyorum." Çocuk kemerinin izin verdiği ölçüde öne doğru uzandığında Kaya sıkıntıyla nefeslenmişti. Cevapsız kalmaktan hoşlanmayan Atlas'sa dudakları büzülü mırıldanmıştı. "Lütfeeenn..."
"Geldik zaten, kızım. Birazdan arayalım, olur mu?" Kaya gerginlikle yutkundu. Ender'in gelmeme ihtimali olduğunu çocuğu kırmadan çocuğa nasıl söyleyeceğini bilmez bir hâli vardı. Dün geceki tartışmalarından sonra kadına karşı cesareti kırılmış vaziyetteydi.
"Peki."
Karya alıngan bir ifadeyle arkasına yaslandığında pikniğin yapılacağı alana aracını park etmek üzere giriş yapmıştı, Kaya da. Kendisi eşyalarını çıkarırken kız arkadaşlarının yanına koşturmuştu. Ender'i unuttuğu için rahatlar bir nefes vereceği sırada kadının aracını fark etmişti. Kendi aracının yanına tek hamlede park etmiş ve şaşkınlıkla izleyişine aldırış etmeden aracından inmişti. Üzerinde uzun, çiçekli bir elbise vardı. Saçlarını da açık bırakmıştı. Kaya, kadının bu hâliyle dahi ışıldamayı nasıl başardığına anlam veremiyordu.
"Gelmezsin sanıyordum." Dedi Kaya, Ender güneş gözlüğünü çıkarıp yanına ulaştığında.
Adama ters bir bakış attı, Ender. Dünden sonra kendisi de aynı düşüncedeydi. Ancak kızı düşünmek tüm öfkesini bir kenara bırakmasına neden olmuştu.
"Kimin çağırdığı önemli."
Kaya gülümsedi. "Olsun. Hoş geldin."
Ender, Kaya'nın gözlerinde gördüğü minnet ifadesine karşılık hiddetle kaşlarını çattı. Adama olan öfkesi kolay kolay geçecek değildi. "Umutlanacağın bir durum yok ortada, Kaya. At, o aklından geçenleri. Karya için buradayım."
Kaya cevabını beklemeden alana doğru hareketlenen kadınla derin bir nefes verdi. Kadının haklı olduğunun farkındaydı ve herhangi bir itirazda da bulunamıyordu bu yüzden. Bir süre olduğu yerde durup kızıyla sarılan kadını izledi. Sonra kendileri için ayrılmış masaya yöneldi, ellerindekilerle.
"Ender Hanım... Merhaba." Dedi bir ses, şaşkınlığını saklamadan. Ender önünde diz çöktüğü kızın saçlarını düzeltirken işittiği sesle, bakışlarını hemen yanında dikilen adama dikti. Güneş ışınları yüzünden adamın yüzünü net seçemiyordu; bu yüzden ayaklanmak zorunda kalmıştı. "Sizi burada görmeyi beklemiyordum."