"Ya doğru bildiklerin yanlış. Yanlış bildiklerin doğruysa..."
Sarayı ele geçirmiş olan ürkütücü sessizlik ile ses çıkarmadan hareket etmeye özen gösteriyordum.
Gündüz vakitleri,saraydaki cariyelerin kıskançlık kavgaları, yeni çerilerin silah eğitimleri sırasında oluşan gerginlikler derken gürültü hiç eksik olmayan bu sarayda gece vakti sessizlik insana garip hissettiriyordu.
Her an her yerden bir insan çıkıp beni yakalayacak gibi geliyordu.
Sarayda oluşan bu sessizlik benim için bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı bilmiyordum.
Bunu gösterecek olan tek şey zamandı.Daha fazlas düşüncelerimin beni ele geçirmesine izin veremezdim. Gün doğmadan bu saraydan gitmem gerekiyordu.
Ayşe'nin bana getirmiş olduğu torbayı elime aldım.
Beyaz bezden yapılmış bir çantaydı. Elinize aldığınız ilk an gözünüze çarpan yamalar bu çantanın yıllardır kullanılmış olduğunu gösteriyordu.
Gece vakti bu sessizlik içinde ses çıkarıp dikkat çekmek istemediğim için Ayşe ile sabahtan yanıma alacaklarımı hazırlayıp yatağımın altına saklamıştık.
Şimdi yapacağım tek şey yatağın altındakileri alıp bu bez çantama yerleştirip,bu saraydan güneş doğmadan kaçmaktı.
Dizlerimin üzerine çökerek yere oturdum. Bir elim ile yerden destek alırken diğer elim ile yatağın çarşafını kaldırdım.
Dağınık bir şekilde duran kıyafetleri gözüme çarpmıştı ilk olarak.
Kolumu yatağın altına doğru uzatarak kıyafetleri kendime doğru çektim.Yatağın üzerine koymuş olduğum bez çantayı elime aldım.
Rastgele katlamış olduğum kıyafetleri çantanın en altına yerleştirdim.Kıyafetleri alta koymam diğer koyacağım şeyler için bir taban oluşturuyordu. Bu eski çantanın yırtılmasını engellemek için en mantıklı yapmam gereken buydu.
Yatağın altına tekrar eğilip, Ayşe'nin bana sabahtan getirmiş olduğu bir beze sarılı şekilde duran yiyecekleri aldım.
Ayşe'nin dediğine göre bunlar sefere çıktıkları zaman askerlerin kullandığı erzaklardı. Savaş ortamı yada uzun süren yolculuklarda asker enerjisini böyle koruyordu.
Kurumuş et ve kurumuş meyveyle doluydu bu bezin içi. Tadı pek güzel olmasa da yanıma alacağım tek besin kaynağı bunlardı.
Eğer işler yolunda gitmez ve çarşıya ulaşamazsam bunlar bana ormanın içinde yaklaşık iki hafta yeterdi.
Beze sarılı şekilde duran yiyecekleri de çantanın içine yerleştirdim.
Yatağın altına tekrar eğilip iki tane hançeri elime aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I FEVERAN (DÜZENLENİYOR)
Historical FictionBedenler bir kıyafet gibidir. Asıl gerçek vücut olan ruhtur. Ve şuanda o bahsettiğin kızın ruhu burada değil. O bahsettiğin evrende sıkışıp kalmış. O evrenden kurtulup buradaki beden kıyafetini giymesi gerek. Yoksa sonsuza kadar ruhu orada hapis kal...