•1•

703 46 4
                                    

Nisan'ın ortalarıydı. Dışarıda, şiddetli bir şekilde yağmur yağıyordu. Rüzgar ılık ama sert esiyor, yağmur damlacıklarının gürültülü bir şekilde cama çarpmasını sağlıyordu. Hem yağmur yağdığından hem de dışarısının zifiri karanlık olmasından dolayı sokaklar bomboştu. Sadece düşen damlaların ve esen rüzgarın sesi duyuluyordu.

Önünde durduğu pencerenin açık camını kapatarak tekli koltuklardan birine attı kendini. Elinde duran kadehe baktı ve yavaşça kadehi kendi ekseni etrafında çevirerek, içindeki kırmızı sıvının küçük bir girdap oluşturmasını sağladı.

Sevmediği halde bugün bir değişiklik yaparak beyaz değil, kırmızı şarap içmeye karar vermişti ve açıkçası neden böyle bir karar verdiğini bile bilmiyordu. Sadece bir kaç yudum almış, sonrasında tadı baydığı için içmeyi bırakmıştı.

Bir müddet evirip çevirerek oyalandığı kadehi sıkılıp yan tarafında duran sehpaya koydu ve derin bir nefes aldı. Şu an kendini berbat hissediyordu. Bütün günün yorgunluğu üstüne çökmüştü resmen. Halsizdi, aynı zamanda başı da ağrıyordu. Enerjisi kalmamıştı.

Kolundaki saate baktığında saatin gece yarısını çoktan geçtiğini gördü. Bir an önce duş alıp yatmak istiyordu.

Bu istediğini gerçekleştirmek adına odasına gitmek için ayağa kalkmıştı ki gözlerimin aniden kararması ile kalktığı koltuğa gerisin geri oturdu.

Başı dönüyordu. Şarap, etkisini gösteriyor olamazdı çünkü fazla içmemişti. Bünyesi sayılı aldığı yudumlarla sarhoş olacak kadar dayanıksız değildi. Üstelik alkolün vücuduna bu kadar kısa sürede etki etmesi de imkansızdı.
Hasta da değildi?

Ne olduğunu anlayamasa da bir süre gözlerini kapatıp, bu baş dönmesinin geçmesini bekledi.
Bir kaç dakika sabit kaldıktan sonra koltuktan destek alarak, yavaş bir şekilde ayağa kalktı.

Evet, şu an daha iyiydi.

Adımları temkinli bir şekilde koridorun sonunda yer alan odasına doğru çevirdi ve ilerlemeye başladı. Bir yandan da gömleğinin düğmelerini çözüyordu. Odaya gelir gelmez, gömleği yerle buluşmuş, pantolonu ve iç çamaşırı da ona eşlik etmişti.

Doğruca banyoya doğru ilerleyip duşa kabine soktu bedenini. Derecesini en yüksek sıcaklığa ayarladığı su, tenini yakarak tüm vücuduna yayılıyor, kaslarıgevşetiyor ve mayışmasını sağlıyordu.
Rahatlıyordu.

Normalden kat ve kat yorgun hissediyordu bugün kendini. Ayakta duracak hali yoktu. Bacakları, isyan edercesine titremeye ve gücünü kaybetmeye başlamıştı. Hastalanacak gibiydi. Aniden kötüleşmesinin başka bir açıklaması olamazdı.

Banyodan elinden geldiğince çabuk çıkarak, giyinme ve saç kurutma zahmetine girmeden öylece yatağa bıraktı çıplak bedenini. Yorganı iyice üstüne doğru çekti. Bir iki kıpırdanmadan sonra istediği uyku pozisyonuna geçerek gözlerini kapattı sakince.

Tam uykuya dalıp rahatlayacağı esnada saç diplerinden ayak parmak uçlarına varana kadar bir titreme dalgası sardı vücudunu.
Üşüyordu.
Sanki öncesinde sıcak suyun altında durmamış gibi vücudunun her bir noktasının donduğunu hissediyordu.

Hastalandığında, hafif belirtilerle hastalığı atlatan birisi olduğu için bu durum oldukça tuhaftı.
Yarın yapacağım ilk iş, doktora gitmek olacaktı.

~•~

Herkese merhaba! Umarım beğenirsiniz öpüldünüz~

Two Bodies | Seongjoong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin