•4•

255 39 9
                                    

Bir kaç saat önce:

İçerisinde bulunduğu uyku halinden yavaş yavaş arınırken hafifçe kıpırdandı. Yattığı yatağın, gereğinden fazla rahat olduğunu farkettiğinde kapalı olan gözlerini açma zahmetine girmeden kaşlarını çattı.
Cidden yatağı yumuşacıktı.

Hastane yatağı ne zamandır bu kadar rahattı?

Yattığı yerde kollarını iki yana açarak gerinirken anladı ki bulunduğu yatak kesinlikle bir hastane yatağı değildi.

Hastane yatağı hiç bir zaman bu kadar geniş olmamıştı.

Gözlerini zorda olsa açtı ve merakla bulunduğu ortama bakındı.

Ağırlıklı olarak gri ve grinin tonlarıyla renklendirilmiş bir yatak odasındaydı. Sadeydi. İçerisi yatak, giysi dolabı ve bir kaç raftan oluşan kitaplıktan ibaretti. Eşyaların azlığına oranla oda çok genişti. Fazlasıyla boş alan mevcuttu.

Bu sade, az eşyalı, basit odanın garip bir aurası vardı.

Burası... Neresiydi?

Bilinmezliğin verdiği stresle tüm kasları gerilmeye başlamıştı Hongjoong'un. Derin bir nefes alıp, elleriyle yataktan destek alarak yattığı yerden doğruldu ve oturur pozisyona geçti. Bunu yapmasıyla beraber, boynuna kadar örtülmüş olan yatak örtüsü aşağı doğru kaymış, çıplak bedeni gün yüzüne çıkmıştı.

Çıplak?.. Bedeni?..

Gözleri fal taşı gibi açılırken ucundan tuttuğu örtüyü tekrardan boynuna kadar çekti.

'Ne sikim dönüyor tanrı aşkına?'

Yatağın içerisinde huzursuzca kıpırdandığında, farkettiği şeyle beraber heyecanla nefesini tuttu. Bunun bir yanılsama olduğunu düşünerek tekrardan kıpırdandı ancak hayır bu bir yanılsama değildi. Gerçekti.

Bacakları hareket ediyordu.

Hızla öne atıldı.
Ayakları yerle birleştiği anda gücünü bulmuş, bedeninin dik bir şekilde durmasını sağlamıştı. Yere düşmemişti. Ayakta durabiliyordu!
"Bu... Mucize!"

Anın etkisiyle kendini, sevinç çığlıkları atarak bilmediği bu evin içerisinde koşuştururken buldu. Bir sağa bir sola gidiyor, test sürüşü yapar gibi bacaklarını deniyordu. Zıplayıp duruyordu. İçi içine sığmıyordu.
Mutluluktan delirmek böyle bir şeydi belki de?
"Gerçekten yürüyorum!"
Sevinçle kahkahalar atıyorken, birden aklına gelen şey üzerine gülmeyi kesti.

Çıplaktı şu an!

Vücudundaki tüm kan yanaklarına hücum ederken çabuk adımlarla uyandığı odaya doğru ilerledi. Yüzünde yaşadığı şeyin getirisi olan kocaman bir sırıtış vardı ve kolay kolay silinecek gibi durmuyordu. O kadar mutluydu ki, neden bilmediği bu yerde olduğunu ve çıplak olduğunu sorgulayamıyordu bile.

Geniş yatak odasına geri döndüğünde, kapının girişinde yerde duran gömlek, iç çamaşırı ve pantolon dikkatini çekmişti.
Bu kıyafetler onun değildi...

'Evde biri mi vardı?'
 
'Lanet! Ben evde biri varken çıplak bir halde mi koşturdum?!'

Utançla ellerini yüzüne götüreceği esnada, yansıma açısına girdiği giysi dolabının aynası dikkatini çekti.
Ayna...

'Siktir!'

Aynada gördüğü yabancı sima ile korkarak arkasını döndü ancak ardında kimsecikler yoktu. Odada sadece kendisi vardı.

Tekrardan bakışlarını aynaya çevirdiğinde boğazının ilmek ilmek düğümlendiğini hissetti.
"Hassiktir!"

Two Bodies | Seongjoong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin