7

314 25 27
                                    

Günlerdir Theo'dan olabildiğince kaçmaya çalışıyordum.

Bazen apartmanda karşılaşıyorduk ister istemez. Normalde bir laf atıp yoluma giderdim ama artık onu bile yapasım gelmiyordu. Eğer o bir şey söylemezse ben onu görmemiş gibi yapıp sessizce uzaklaşıyordum. Eğer bir şey söylerse de çok uzatmadan konuyu kapatıp yine uzaklaşıyordum. Aksini yapacak hevesi kendimde bulamıyordum. Theo'ya baktıkça ne olduğu aklıma geliyordu, bu yüzden hemen o ortamdan ayrılıyordum. Geçen günlerin birinde kirayı vermeye yukarı çıkmıştı. Havuzda söylediğim şeyi ciddiye alıp fazladan para getirmişti. Şaka yaptığımı söyleyip parayı almamıştım. Yine fazla uzatmadan normal kira miktarını alıp kapıyı kapatmıştım. Belki de ondan kaçtığımı anlamıştı. Bilmiyordum. Belli ettiğimin farkındaydım ama elimde değildi. Aslında belli etmek istemiyordum; eskisi gibi davranmaya, laf atıp kendisini sinir etmeye çabalıyordum ama ne kadar başarıyordum emin değildim. İçimden gelmediği için şakalarım da bozuluyordu.

Theo'nun gerçeğini öğrendiğimden beri kendime bir sorun olmadığını aşılamaya çalışıyordum. Bunun onun hayatı olduğunu, beni hiçbir şekilde ilgilendirmediğini kendime telkin ediyordum. Bu şekilde biraz da olsa alışabilirdim. Yaptığının bana hiçbir zararı yoktu. Kendi hayatıydı, istediği gibi yaşayabilirdi. Bunun benimle bir alakası yoktu. Theo Yunandı; onlarda bu tarz şeylerin normal karşılandığını biliyordum. Bizde ise tam tersiydi. İster istemez negatif duygular barındırıyordum.

İşten çıkmış, markete uğramıştım. Uzun zamandır evde yemek yapmadığım için bir şeyler hazırlamayı planlıyordum. Biraz insanlardan uzak durup düşünmeye ihtiyacım vardı. Evde yalnız kalmak güzel bir fikirdi.

Poşetleri arabama yerleştirip evime doğru yola çıktım. En son ne zaman eve bir şey almıştım hatırlamıyordum. Yemek yapmayı özlemiştim.

Apartman kapısından girerken merdiven çıkacağım için poşetleri diğer elime alıp dengeledim. Biraz fazla malzeme almıştım ve cebelleşiyordum. Trabzandan tutunarak giriş merdivenini çıktım, Theo'nun katına geldiğimde ise son günlerde hep yaptığım gibi hızımı arttırdım. Çabucak ve sessizce bu katı geçmek istiyordum. Gün içerisinde karşılaşma ihtimalimizin olduğu tek yerdi, bu yüzden bu katta hızlı merdiven çıkıyordum. Tesadüf eseri de olsa karşılaşmak, almak istediğim bir risk değildi. Neredeyse koşarcasına adımlarla, düşme tehlikesi geçirerek katın merdivenine kendimi atmıştım ki kapı açılma sesi geldi. Bu beklemediğim ses beni sıçrattığı için bir düşme tehlikesi daha geçirdim ve poşetleri daha sıkı tuttum. Daha hızlı hareket ederek ilerlemeye devam ettim ama poşetler beni zorluyordu. Biri bu mücadelemi görse oturur gülerdi. Bir küfür savurdum.

"Alp!" Ben merdivende poşetlerle savaş vermeye devam ederken Theo'nun sesi beni durdurmuştu. Yakalanmıştım işte. Diyeceği şey ne ise uzun sürmemesini dileyerek elimde poşetlerle beni kapıda izleyen Theo'ya döndüm. Ben merdivenin ortasında duruyordum ve saklambaç oynarken bulunmuşum gibi çocuksu bir adrenalin yüzünden hafifçe gerilip terlemiştim.

"Sen çok komiksin," dedi kollarını bağlayıp kapı pervazına yaslanırken. Benim aksime o gayet sakindi. Bana bakmak için kafasını hafif kaldırmıştı. Saklamaya çalıştığı sırıtmasını buradan bile görebiliyordum.

"Ne oldu?" diye sordum hafifçe boğazımı temizledikten sonra. Bir an önce şu konuşma bitsin istiyordum. Elimdeki poşetleri azıcık yukarı kaldırdım göstermek istercesine. "Acelem var."

"Nedense hep acele var," dedi yavaşça merdivene adımlamaya başlarken. Gayet yavaş ve temkinli adımlarla merdiveni çıkmaya başladı. Yanıma geliyordu. Bu sakinliği beni rahatsız etmişti.

O gözlerimin içine bakarken, "Ne diyorsun lan..." diye başlamıştım ama sustum. Olay çıkartıp diyalogu daha da uzatmak isteyeceğim son şeydi.

Theo hala bana bakarken bir alt basamakta durdu. Yine sırıtıyordu. Benimle konuşmak için başını kaldırıyordu. "Sen beni salak sanıyor musun?"

tóxo kai vélos | 18+ | 𝐛𝐱𝐛 🏳️‍🌈 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin