14

424 15 20
                                    

Tavanı izlerken geri dönmek için çok geç olduğunun farkındaydım. Söz ağızdan bir kere çıkardı ve öyle de olmuştu. Deli gibi korkuyordum ama yanımdaki adamı durduramıyordum da. Kollarım kilitlenmişti sanki. Kendimi o kadar güçsüz ve savunmasız hissediyordum ki... Bana uzak bir duyguydu bu. Çok yeniydi ama çok yakıyordu. Bir şeyler yapabileceğimi biliyordum ama yapamayacağımı da biliyordum. Her şeyim çatışma içindeydi. Kafamın içindeki bir ses Theo'yu itip evden kovmamı ve bir daha karşıma çıkmamasını söylememi istiyordu, diğer ses ise devam etmesine izin vermemi ve ne kadar ileri gidebileceğimizi görmek istiyordu. Karmakarışıktım. Doğru yanlış kavramlarım resmen devre dışı kalmıştı ve ahlak kelimesini düşünmek bile istemiyordum. Ki zaten doğru düzgün düşünemiyordum bile. Beynim sulanmış gibiydi, az daha zorlasam kafamın içindeki cızırtı sesini duyacaktım. O kadar tereddütlüydüm ki kaygı duygusu beni boğuyordu. Bir yandan da o kadar emindim ki bir rahatlama duygusu geliyordu. Kendimi nasıl bir şeyin içine atmıştım emin değildim. Her şeyi böyle riske atmaya değer miydi bilmiyordum. Aklım neredeydi, ne yapıyordum? Herhangi bir fikrim yoktu. Tek emin olduğum şey artık hiçbir şeyin aynı kalmayacağıydı. Gözlerimi tekrar kapattım.

Theo'nun sıcak nefes üfleyen burnunu kulağımın biraz yukarısında hissettiğimde bütün vücudumum titrediğini hissettim ve neredeyse kendisini ittirecektim çünkü çok gıdıklanmıştım. Ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu, tam anlamıyla mal gibi hissediyordum. Resmen yerimde sallanıyordum ve kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

"Nefes al."

O söyleyene kadar nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. Böylesine sıradan bir yakınlaşmanın beni bu kadar çok etkilemesi gülünç bir durumdu ve beni kötü gösteriyordu. Bundan hoşlanmak istemiyordum. Sakin kalmaya ve normal olmaya çabaladım. Titrek ama büyükçe bir nefes aldım ve anında Theo'nun beni sarsıcı hatıralara götüren kokusu bütün vücuduma yayıldı. Hala gözlerim kapalıydı.

Theo'nun saçımı kokladığını biliyordum, daha doğrusu hissediyordum. Saç diplerime değen burnu bana işkence ediyor gibiydi. Acele etmeden olduğu yerde oyalandı. Bu beni daha da zorladı. Sertçe yutkundum.

Bana daha çok yaslandığını hissettiğimde olabilecekler bir anlığına gözümün önünden geçti ve istemsizce kirpiklerimi kırpıştırdım ama hemen sonra ne yaptığımın farkına varıp gözlerimi geri kapattım.

Theo buna güldü. "Çok tatlısın."

Homurdandım. "Siktir."

Dediğime aldırmadı. Aksine, hemen sonrasında Theo'nun elini önce boynumda hissettim ama ne yaptığına anlam veremedim. Sonra ise parmakları gömleğimin yakasını kavradı. Ben kendi düşüncelerimle boğuşurken en baştaki düğmeyi açmaya çalıştığını biraz geç fark ettim.

Gözlerim işte şimdi fal taşı gibi açılmıştı. Hemen yanımdaki gölgeden başka her yere bakarken kıpırdayamıyordum. Tamam, işlerin buraya kadar geleceğini biliyordum ama bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum. Buna hazır mıydım bilmiyordum, fakat sonra bunun bir önemi olmadığını fark ettim. Muhtemelen hiçbir zaman hazır olmayacaktım. Kendime ben bile şaşırarak Theo'nun boya lekeli gömleğimin düğmelerini açmasına izin verdim. Sabahtan beri bir köşede bana ahlak dersi fısıldayan mantıklı tarafım bunu durdurmak istedi ama bunun beni ele geçirmesine izin vermedim. Zaten amacımız buydu. Evet, evet. Biraz daha dayanmalıydım.

Theo gömleğimin düğmelerini açmaya devam ederken içimdeki utangaçlığı biraz da olsa kırdım ve bir anlığına tüm sesleri bastırmayı başardım. Gözlerimi hemen dibimdeki yüze çevirince içimde bir şeylerin hopladığına yemin edebilirdim. Theo yaptığı şeye odaklanmış, kendi ellerini izliyordu. Gözlerini hafifçe kısmış, kaşları da aynı şekilde hafifçe çatılmıştı. Küçücük düğmelere odaklanmak için çaba sarf ettiği belliydi. Yine neredeyse teniyle aynı renk olan açık renk sakalları çıkmıştı ve keskin hatlı çenesini kaplıyordu. Kumralın çok farklı bir tonu olan ve kulaklarına kadar uzamış saçlarının bazı tutamları alnına düşmüştü ve neredeyse görmesini engelleyecekti. Saçlarının arasından gözlerine baktım. Ne görmeyi bekledim emin değildim fakat bu kadar yakından gözlerindeki şehveti çok açık görebiliyordum. Bunun mümkün olduğundan haberim bile yoktu. Gözler gerçekten çok fazla şey anlatabiliyordu. Beni endişelendiren bir gerçekti ama karşımdaydı işte. Kendi cinsinden hoşlanan bir erkek beni de kendi günahına katmak istiyordu.

tóxo kai vélos | 18+ | 𝐛𝐱𝐛 🏳️‍🌈 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin