Eşyalarımı kilitlediğim dolabın anahtarını spor şortumun cebime attım ve soyunma odasından çıktım. Spor salonuna girerken havlum boynumdaydı, birkaç dakika sonra başlayacak terleme seansıma hazırlık için suyumdan yudum alıyordum.
Bugün normalden daha geç gelmiştim. Eğitim merkezinde çocuklardan biriyle ilgili bir sorun çıkmıştı. Bu yüzden vakit kaybetmeden ısınmak için yürüyüş bandına çıktım. Buradan sonra dışarıda takılıp bugün olanları az da olsa kafamdan uzaklaştırmak istiyordum. İşimi seviyordum ama bazen çocuklarla uğraşmak ağır geliyordu. Bu da o günlerden biriydi. Öğrencilerimden birini hastaneye yetiştirip ailesi gelene kadar yanında beklemiştim. Böyle durumlar fiziksel sıkıntıdan çok duygusal sıkıntı veriyordu. Üzülüyordum. Yine de çocukları seviyordum, böyle doğmayı onlar seçmemişti sonuçta.
Sürekli benden ayrılmayan o ilişki anksiyetesi olmayınca hayatım düzene girmişti. Öğrencilerimle daha çok ilgilenmeye başlamıştım ve uzun bir süredir ilk kez, dolabın arkasına attığım tuvallerden birini çıkartıp boş zamanlarımda başına geçmek için bir tabloya başlamıştım. Bunu yapmayalı en az bir buçuk, iki sene olmuştu. İş dışında, kendimce karalama yapmayı özlemiştim. Bu iyiye işaretti. Yavaş yavaş kendime hobilerime ve zevklerime tekrar yönelmeyi öğretiyordum. Hatta geçen gün tek başıma parka çıkıp yürümüştüm. Eski ilişkimde bu basit eylemi yapmak bile bana yasaktı, o yürüyüş Gamze ile yapılmalıydı. Bunun için çok kez benimle tartışmıştı ve ben de vazgeçmiştim. Şimdi dönüp bakıyordum da... ayrılığın bana bu kadar yarayacağını asla tahmin etmemiştim. Yaptığım en ufak şeyi bile birine haber etmememin muhteşem bir duygu olduğunu tecrübe etmiştim, son iki haftadır bunun tadını çıkarıyordum. Canımın istediği gibi bara gidiyordum, uzun zamandır görüşmediğim kız arkadaşlarımla görüşebiliyordum ve kimseye hesap vermiyordum. Harika bir duyguydu. Bu şekilde kendime ayırdığım vakit değerleniyordu. Bu iki haftada geçirdiğim vakitin son iki senede geçirdiğim vakitten daha çok yararlı olması gerçek gibi gelmiyordu. Bunca zamandır odaklanmam gereken şeyin, memnun etmem gereken kişinin eski kız arkadaşım değil de kendim olduğunu yeni anladığım için kendime kızıyordum ama zararın neresinden dönersem kardı. Bir yanım hala üzülüyordu. Ben ayrılığın tadını çıkartırken Gamze'den ses çıkmıyordu. Birkaç kere mesaj atmayı düşünmüştüm ama erken olduğuna karar verip yapmamıştım. Hala üzülen yanım arkadaş kalmamızı istiyordu. Bir de bu şekilde denemek istiyordum.
Düşüncelerim çalan müzik eşliğinde beynimde dönerken yürüyüş bandının hızını arttırdım. Kulağımdaki müziği düşüncelerimi bastırsın diye açmıştım ama pek bir işe yaramıyordu. Çok da umursamadım. Sürekli yaptığım bir şeydi eskiyi düşünüp kararlarımı sorgulamak. Normalin aksine bu sefer üzerinden iki hafta geçmesine rağmen pişman olmamıştım. İyiydi. Bu çok iyiydi. Olduğum mekana göre abartı olan bir gülümseme ile yirmi dakikaya yakın yürüyüş bandında tempolu yürüdüm.
Hafifçe terlemeye başlayınca bandı durdurdum. Biraz fazla hızlandırmıştım ve şimdi de daha asıl olaya geçemeden terlemeye başlamıştım. Bir nefes aldım ve bandın koluna yaslandım. Havluyla alnımdaki terleri silerken şimdi hangisinde çalışsam diye düşünüyordum. Şişemi açıp yavaşça bir yudum aldım ve o arada şişenin üstünden kocaman salonda kim ne yapıyor diye şöylece bir göz gezdirdim.
Keşke yapmasaydım diye düşünmem uzun sürmedi. Neden şimdi denk gelmek zorunda olduğumuzu sorgularken az ileride kas çalışan Theo'ya baktım. Beni görüp görmediğinden emin değildim. Muhtemelen görmemişti çünkü yaptığı şeye ciddi bir ifade ile odaklanmıştı ve kaşları hafif çatılmıştı. Aklıma benim haberim olmadan beni spor salonunda izlediğini itiraf etmesi gelince ben de gözlerimi çekmedim ve bir süre karşımda terleyen adamı izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tóxo kai vélos | 18+ | 𝐛𝐱𝐛 🏳️🌈
Romance~~~ "Hiç merak yok, ben seviyor Türkler." Hassiktir, diye geçirdim içimden. Duymuştu bizi. "Ben sadece barbar sevmiyor," dedi Theodor gözlerini bana dikip. "Serkan," dedim yüksek sesle. "Bu bana barbar mı dedi şimdi?" Hala gözünü dikmiş bana bakı...