~2~

781 114 48
                                    


Chan

Dün bizimkilerin yanına oldukça geç gelmiştim. Çoğu  uyumuştu, Hyunjin hariç. O da salonda oturmuş bekliyordu. Endişeli olduğu bariz yüzünden anlaşılıyordu. Uyumak üzereydi, sanırım kapı sesine ayılmıştı. Üzerini bile değiştirmemiş aynı şekilde üzerinde kan lekeleri olan,ayrıca bu yüzden yıpranan takımı ile oturuyordu.

"Neredeydin?" Uykulu söylemişti ama cevap vermem gerekirdi. Bir anda bırakmam saçmaydı,en azından onlara göre. "Dolanıyordum öyle Hyun ne yapayım?"
Hyunjin daha çok anlam veremez gibi bakıyordu. Çoğunlukla ne ofisten ne de evden çıkardım. Garip gelmesini normal karşılamıştım. "Kaç saattir seni bekliyorum geleceğini düşünerek uyumadım da. Ne olduğunu anlatacak mısın,meraktan çatlamamı mı istersin?" Oturduğu yerde dikleşmiş ve eline taktığı bir kaç yüzük ile oynamaya başlamıştı. " Ne olmasını bekliyorsun ki Hyunjin? Kafamı dağıtıp geldim işte. Kolay olduğunui düşündün? Kaç yıldır benimle beraber olduğunu sen biliyordun." Aklıma geldikçe daha çok sinirleniyordum.

"Chris senin dışarıda öyle dolaşmayacağını ikimiz de biliyoruz. Nereye gittin?"

"Fazla merak iyi değil Hyunjin. Biliyorsun, değil mi?" Hyunjin hâlâ ne olduğunu anlamaya çalışır gibi bakıyordu. "Ben uyumaya gidiyorum Hyun. Bir şey olursa haber verirsin. İyi geceler!"

Hyunjin'i başka bir türlü geçiştiremezdim. Zaten uyku da iyice bastırmıştı. Hâlâ beni gören çocuğu düşünüyordum. Sahi, ismini bile bilmiyordum. Neden aklımda hâlâ? Belki de beni öyle gördüğü içindir. Hem meraklı hem de tatlı birisiydi. Benim için bir şey ifade etmeyecek şeyler, umrumda değil.
Umrumda değil dememe rağmen uyuyana kadar o çocuğu düşündüm. Gerçekten beni tanımıyor ve ne olduğunu merak ediyordu.

Ben gittiğini düşündüğümde bir kaç metre ileride hâlâ beni izliyordu. Fark etmediğimi düşünmüş olacak ki saklanmaya çalışıyor-
du. Cidden, fazla meraklıydı. Ben ayağa kalktığımda ise arkasını dönüp gitmişti. Beni izlemesi açıkça hoşuma gitmemişti. Küçük bir çocukmuşum gibi davranması da. Benden yaşça küçük olmasına rağmen.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Gece rahatça uyumuşum. Rüyamda Rex'i o çocukla birlikte gördüğümü saymazsak. İkisi de aklımdan çıkmıyordu çünkü. Rex'i anlayabilirim ama o çocuk? Saçmaydı. Gerçekten saçma. Belki de o an ki duygularımdan dolayıdır? Beni o hâlde gördükten sonra aklımdan çıkmaması normal değil miydi? Bana göre normal şeyler.

Uyandığımda fazla geç değildi fakat hâlâ herkes uyuyordu. Normalde fazla erken kalkmazdım. Bugün ne oldu bilmiyorum en erken kalkan ben olmuştum. Uyandıktan ortalama yarım saat sonra diğerleri de uyanmaya başlamıştı. Önce Changbin sonrasında sırasıyla Hyunjin ve Jisung uyanmıştı. Sabah iştahım yoktu ama diğerleri bana karşılık gayet açılardı. Bir şeyler hazırlandıktan sonra yemeye geçmiştik.

Sessiz bir şekilde yerken Jisung dolu ağzıyla konuşmaya başladı. "Dün nereye gittin? Ben dayanamadım ama Hyunjin illa uyumayacağını söyleyince ben de üstelemedim. Anlatacak mısın?" Jisung aramızda en meraklı olabilirdi. Merak hoşuma gitmez ama Jisung genelde mantıksız sorular sormaz. Aramızda en küçükte oydu. "Ofise geçtikten sonra anlatırım yemeğinizi yiyin önce." Anlatmak içimden gelmiyordu ama yine de anlatmam gerekirdi. Onlardan bir şey saklayamam.

Ben doyduktan sonra diğerlerini beklemeye başladım. Sonrasında Hyunjin ve Changbin yemeyi bitirdi. Jisung da tek kaldığını anlayınca bir kaç şey yiyip bıraktı. Hazırlanıp aşağıya indigimde Changbin birisiyle konuşuyordu. Sanırım ofise geçeceğimiz arabadan bahsediyordu. Ama bugün tek başıma,en azından Changbin Hyunjin ve Jisung ile gitmeyi düşünüyordum. "Chang bugün gerek yok tek başımıza gitmemizde de sıkıntı olmaz. Benimle mi gelirsiniz ayrı mı?" Jisung yukarıdan bağırmıştı. Ne olursa olsun, hâlâ büyüyememişti Jisung. "Beni bekleyin hemem geliyorum yüzüklerimi bulamadım ya!" "Bekliyoruz ama fazla oyalanma Jisung!"

Jisung da geldikten sonra ofise birlikte gitmiştik. Arabada üçü de sormaya başlamıştı. Nasıl anlatacağımı bile bilmiyorum. Ama anlatmam gerekiyor. 

"Şimdi anlatamam ofise gidelim önce. Dikkatim dağılsın istemiyorum." Ofise geldikten sonra peşimden Jisung Hyunjin ve Changbin haricinde bir kaç kişi daha geliyordu. Ellerinde de ne olduğunu bilmediğim bir kac kağıt. Ama şu an gitmelerini söylemiştim. Odama geçtikten sonra anlatacaktım.

"Şimdi anlatacağım ama sözümü kesen olursa anlatmam ona göre davranın." Üçü de başıyla onay verdikten sonra anlatmaya başlamıştım.

"Biliyorsunuz ben Hyunjin ile hepinizi gönderdim. Aslında sadece dolaşmak istemiştim ama oraya fazla uzak olmayan, eski yıkık dökük evlerin olduğu sokağı biliyorsunuz? Oraya doğru gittim. Rex'i ne kadar sevdiğimi benim için ne kadar önemli olduğunu da biliyorsunuz. O sokakta art arda bir kaç boş sokak var,apartman araları gibi. Oralara girdim. Anladınız mı bilmesem de ne kadar olduğunu bilmediğim kadar ağladım ve oradaydım. Buraya kadar bir sorun yok tabii ki. Sonra yağmur yağdığını biliyorsunuz o saatlerde yanıma bir çocuk geldi. Çocuk dediğime bakmayın benden 3 en fazla 4 yaş küçüktür."

"Bir şey mi dedi?" Diyerek atladı Jisung. "Sözümü bölmemenizi söylemiştim Jisung."
"Eh özür dilerim fazla merak ettim."

"Tamam tekrar atlamazsanız daha iyi olacak. Sonrasında iyi misiniz ve bir kaç şey söyledi. Üstünüzde kan lekeleri var ambulansı aramalı mıyım dedi. Ben de biraz çıkıştım. Tekrar gitmesini söyleyecektim ki doğruldu. Tabii gitmemiş bir kaç öetre ileride izliyordu. Ben ayağa kalkınca o da dönüp gitti."

"Tanıdığın birine benziyor muydu?" Changbin her şeyi öğrenip en sonunda araştırmayı yapardı. Bunda araştırılması gereken bir şey yoktu. Bana göre. "Tanısam isim verirdim değil mi Changbin?"
"Peki merak ettiğin bir şey olursa bana söylersin Chan."

Bölüm atmamış olmak istemiyorum o yüzden öyle

Oy vermeyi unutmayınn

My Fate ~Chanmin~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin