~7~

454 79 23
                                    


Chan

Sabah uyandığımda her zamanki gibi bir gündü. Sanki biz birisini resmen kaçırmamışız gibi. En azından birilerinin geleceğini düşünmüştüm. Farkına bile varmadıklarını düşünmeye başlamıştım. Madem bu kadar değerli,neden hiç umrunda bile değildi? Fazla kurcalamak iyi değil,sadece yukarı çıkıp bakacağım. Diğerleri uyanmamıştı. Sanırım daha rahat olabilecektim.

Yine de uyanmalarını istemediğim için yavaşça yukarı çıkmıştım. Kapının önüne geldiğimde kilidin üstünde olmadığını fark edince tekrar aşağı inmiştim. Masanın üzerine bırakmışlardı,kim bıraktıysa. Sessiz ama hızlıca çıkmaya çalışıyordum. Ama pek etkili olmamıştı. Changbin odasından çıkmıştı. Beni görünce yanıma geldi.

"Nereye gidiyorsun?"

"Gördüğün gibi, yukarı çıkıyorum."

Changbin neden çıktığını anlamasına rağmen sormuştu. Ben gülerek cevap verince o da gülerek gitmişti. Ben de Changbin gidince yukarı çıkmıştım. Kapıyı açtığımda sanki yıllardır burada yaşıyormuş gibi uyuyordu. Bu rahatlığı nereden geliyordu bilmiyordum,ama uzun sürmeye-
ceği kesindi.Arkası dönüktü, yanına doğru yürüdüğümde bana dönmüştü. Gözlerini de açmıştı.

Bana döndüğünde gördüğüme şaşıracağım bir yüz görmüştüm. Demek Seungmin dedikleri bu sözde değerli çocuk buydu.
Beni gördüğünde tanışıyormuşuz gibi doğrulup rahatça konuşmaya başlamıştı.

"Hep karşılaşacak mıyız?" Gayet ciddi şekilde sormuştu. Galiba hâlâ olayın farkına varamamıştı. Ben de yaklaşıp cevap verdim. "Sence bu bir karşılaşma mı? Yoksa kasıtlı bir şey mi?"

"Siz ne düşündünüz bilmiyorum,ama yanlış düşündüğünüzden emin olun. Kimse benim için endişelenmeyecek,gelmeyecek ve planlarınız da altüst olacak."

"Sence onları buraya çekmek bizim planları-
mızdan birisi olsa seni buraya getirmeyi mi seçerdik? Olayları bilmeden konuşmayı da çok seviyorsun sanırım." Dediğim şeylerin hoşuna gitmediği açıkça belliydi. Ama cevapsız da kalmıyordu. Madem arkasında duracak birisi yok,kime güveniyor?

"Benim dediklerimi de gözden geçirin. Bana zarar vermeniz onları üzmeyecek. Sadece bana zarar vermiş olacaksınız. Benim için uğraşacak olsalardı çoktan gelirlerdi, değil mi? "

Düşününce dedikleri mantıklı geliyordu. Ama yine de onu önemsememeleri de mantıksız geliyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Düşünmeye ihtiyacım vardı,
sanırım düşünmeye zamanım yoktu. Yüzüne bakarken tekrar konuşmaya başladı.

"Neyi düşünüyorsun? Yalan söyleyip söylemediğimi mi? Tabii siz kendinizi haklı çıkarmak için nasıl planlar kuruyorsunuzdur. Komiksiniz."

Cevap vermeden odadan çıkmıştım. Changbin'in yanına gidip anlatmıştım. Changbin de onun haklı olabileceğini söylemişti. Evet, haklı olabilirdi. Ama o yüzden onu bırakacak da değildik. Changbin'in yanındayken Jisung da yanımıza geldi.

"Ne konuşuyorsunuz? Ne yapacaksınız? Seungmin ile."

Changbin benden önce davranıp cevap verdi. Zaten cevap verecek bir cevabım da yoktu.

"Şu an bunu öğrenmene gerek var mı? Ama olanları sana da anlatmamız gerekiyor. Hyunjin nerede?"

"O uyuyordu en son. Ama Yeonjun ile de konuşuyor olabilir. Çağırıyorum."
Jisung çağırmaya gittiğinde yukarıdan kapı sesi duymuştum. Changbin'in duyup duymadığından emin değildim. Ama ben duyduğumda yukarı çıkmıştım. Changbin de peşimden gelmişti. Seungmin'in olduğu odanın kapısı aralanmıştı. Seungmin'in çıkmaya çalıştığı belliydi. Ama yanına gidip Seungmin'e vurduğunu görmek onun için iyi olmamıştı.

Changbin odaya girdikten sonra ona herhangi bir şey demememize rağmen odaya giren korumayı çıkarmıştı. Ne yapacağı umrumda değildi. Odaya girmesi bile onun amacını belli edebilirdi. Seungmin gerçekten savunmasızdı. Gözleri dolmuştu ve bu benim neden olduğunu bilmediğim bir şekilde canımı yakmıştı. Gördüğüm her zaman kendini koruyabilecek birisi gibi duruyordu. Ama bu defa gözlerinden bile anlaşılırdı ki korkmuştu. Ne yapacağımı bilmiyordum ve yanına oturmuştum.

Yanına oturduğumda gözlerini kapatmıştı. Ne diyebileceğimi bile bilmiyordum. Sadece canımı yakmıştı. Onu bu halde görmek neden canımı yakmıştı? O kimdi ki? Ben yanındayken belki kendini daha iyi hissetmek için belki de başka bir nedenle bana sarılmıştı. Ben ona karşı yumuşak davranmamak için sarılmamıştım. Ama yine de bırakmamıştı. Jisung odanın kapısına geldiğinde ben kalkmıştım.

Aşağıya inerken Jisung yanımda ne olduğunu soruyordu. Ben de anlatıyordum.
Hepimiz aşağıdayken Jisung sanki onu koruyor gibi konuşuyordu."Gördünüz işte. Birisi ona zarar verdiğinde bir şey yapamıyor. Bir şey yapabileceğinize emin değilim."

Buna cevap vermemiştim. Çünkü ben de bir şey yapabileceğimden emin değildim. Ona zarar vermek istemiyordum. Başkasının ona sadece elini kaldırdığını görmek bile sinir-
lenmeme sebep olmuşken ona ben ne yapabilirdim ki?

Gün sonuna kadar yanına gitmemiştim. Jisung'un gittiğini düşünüyordum. Ama o beni pek ilgilendirmiyor. Jisung herkesle yakın olmak ister. Her zaman.

Chan götüne gircek valla ya aşıksın aşık

My Fate ~Chanmin~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin