1. RİSKLER VE TERCİHLER

68 7 83
                                    

Uzuuun zaman sonra geri döndük. Bölümlerin bazılarını ciddi anlamda yeniledim, bazılarında ise yalnızca ufak değişiklikler yaptım ama özünde hikayemiz aynı. Unutmadan şunu da belirtmeliyim ki ilk bölümlerde anlaşılmayan veya ucu açık kalan yerler olabilir. Merak etmeyin, zamanla her şey yerine oturacak. Sizden ricam, oy vermeniz ve yorumda bulunmanız. Motivasyon açısından cidden önemli. Şimdiden teşekkürler, keyifli okumalar!

🤍

"... Bazen riski göze alman gerekir."

"Öyle mi dersin?"

"Evet. Yoksa hayatında hiçbir yere varamazsın. Gerçekten yaşamak yerine olduğun yerde çürüyüp fosilleşirsin."

~ C. J. Tudor (Çöp Adam)


🌊

Eylül ayının son günleri, rüzgarlı bir hava, sırtımda ceketim, sahil kenarında ufku izliyorum... Eğer hayatım bir roman olsaydı muhtemelen böyle bir giriş yapardım. Ama şuan çiseleyen yağmur ve soğuktan donmak üzere olmam bunun bir roman olmadığı gerçeğini kafama vura vura gösteriyordu.

Ancak bütün bunlar şuan için umrumda değildi. Elimdeki belgeleri incelemekle meşguldüm.

Ya da gizlice karşıdaki adamı izliyor da olabilirsin?

Doğruyu söylemek gerekirse evet, şuan tam olarak bunu yapıyordum çünkü karşımdaki şahsiyet sıradan biri değildi.

Ayaz Yapıcı

Kumral saçları alnına dökülmüş ve çiseleyen yağmurdan dolayı hafif ıslanmış bir vaziyette telefonuyla ilgileniyordu. Telefona çok ciddi baktığına göre sosyal medyayla uğraşmıyordu. Bazen birine mesaj atıyordu ama çoğunlukla bir şeyler okuyordu. Yaklaşık beş dakikadır yanında oturan adama ara sıra bakışları takılıyor sonra işine dönüyordu.

Ve fakat bu sürekli yaptığı bir şeydi. Yani yakınındaki insanları incelemekten söz ediyorum. Kendisini bir haftadır izliyordum ve yakın mesafedeki herkesin her hareketini takip ediyor oluşu dikkatimi çekmişti. Sanki o insanların bir açıklarını arıyor gibiydi. Saldırmak için uygun anı kollayan bir avcı gibi... Ya da ben abartıyordum. Ki bu da muhtemeldi çünkü şu son bir haftadır doğru düzgün bir şey yiyemiyordum. Aç olunca da her şeyi kafaya takıyordum sonra da böyle abartıyordum işte. Bu sabah da aynı şekilde kahvaltı edemeden otelden ayrılmıştım. Saat 15.04ü gösteriyordu ve açlıktan bayılacak gibiydim. Bu nedenle köşede gördüğüm simitçiye koşar adım ilerledim.

Simidi alıp yerime döndüm ve işe koyuldum. Ne yapıp edip bu adamla konuşmam lazımdı ama dürüst olmak gerekirse tırsıyordum. Kendileri hakkında genel olarak bir şeyler biliyordum. Mesela Antalyalı oluşu, kan grubu, sosyal medya hesapları, okuduğu okullar, tuttuğu takım, doğum tarihi, canından çok sevdiği sırdaşları, banka hesaplarındaki meblağlar... Bunun gibi ufak tefek şeyler işte. Ama ne yazık ki şu durumda bunları bilmem hiçbir işe yaramıyordu çünkü ben onu ulaşabildiklerimle tanıyordum. Onun gösterdikleriyle değil. Karakteri hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. Sinirli miydi? Kibirli veya pinti? Ne derece dürüsttü? Kaba mıydı mesela? Çabuk öfkelenir miydi yoksa sakin miydi? Şiddete meyilli miydi? Ön yargılı mıydı?

Hiçbir fikrim yok!

Şimdi karşısına geçsem, böyle böyle yardımın lazım desem, ne yapardı? "Hadi git işine!" mi derdi, yoksa beni bir güzel kullanıp işine gelmeyince satar mıydı?

ACILAR VE UMUTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin