6. CELLATI KURTARMAK

10 2 0
                                    


Barış Diri - Derinden

"Herkesten çok güldü, belli ki acı çekiyor."

~Tolstoy (Savaş ve Barış)

06/07/2011


Sabah kolunda yoğun bir acıyla uyandı Deniz. Kırık kolu henüz tam iyileşmemişti. Beyaz çarşafların arasında sağ tarafına dönerek doğrulmaya çalıştı.

Ayağa kalktığında sargılı koluna ters bir bakış atarak odasındaki banyoya doğru ilerledi. Aynadaki haline neredeyse hiç bakmadan işlerini halletti, dolaşmış saçlarını güç bela toparladı.

Banyodan çıkarken bir ara aynayla göz göze geldi. Çenesinin altındaki morluk yeşilimtırak bir renk almıştı, bu görüntüden tiksinerek bakışlarını kaçırdı.

Banyodan çıktığında üzerini değiştirip kapıya yöneldi. Dün kahvaltı edememişti, ondan önceki gün ve ondan önceki gün de öyle... Bugün, şansını deneyecekti.

Kolu yavaşça büktü, kapı açıldı. Bu onu şaşırtsa da yüzünde bir tebessüm oluşmasına engel değildi. Ahşap merdivenlerden ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı inip mutfağa girdi. Ev işleriyle uğraşan Gülümser Hanım burada değildi. Bu durumu fırsat bilerek aç karnını doyuracak bir şeyler aradı.

Derken masanın üstünde dilimlenmiş ekmekler gözüne çarptığında uzanıp birini alarak iştahla yemeye başladı. Ancak arkasından gelen sesle tüyleri diken diken olana kadar...

"Ne yapıyorsun burada böyle!?"

Deniz korkuyla arkasını döndü ve henüz bitirmediği ekmek parçasını arkasına gizlemeye çabaladı. Karşısındakinden korkmaması gerekirdi, ama onun her dakika ödü kopuyordu.

Engin Koçak, alaylı ifadesiyle karşısındaki ufak çocuğa bakarken sorusunu yineledi "Ne yapıyorsun burada!?" Deniz bir cevap veremedi, korkuyla babasını izliyordu. Ne yapacaktı? Acaba dövecek miydi? Henüz iyileşmemişken yeniden dövülmek istemiyordu. Babası kesin çok kızmıştı, bu defa çok kötü olacaktı!

Ancak Engin Koçak, Deniz'i şaşırtarak bunların hiçbirini yapmayıp "Gülümser!" diye seslendi. Koşar adım mutfağa giren hafif tombulca kadın "Buyrun efendim!" dedi. Ardından mutfaktaki küçük Deniz'i gördü. "Benim haberim yoktu efendim, gizlice girmiş olmalı..." telaşla konuşan kadının sözünü Engin kesti:

-Deniz'e güzel bir kahvaltı hazırla, her şey tam takır olsun.

Gülümser'in kaşları çatıldı. Bu emir onu fazlasıyla şaşırtmıştı, hemen ilerilerinde korkuyla onlara bakan Deniz'i de öyle. Anlamayarak sordu:

-Nasıl yani efendim?

-Duydun işte, bugün ona güzel bir kahvaltı hazırlayacaksın.

-Emredersiniz efendim.

Engin bakışlarını on iki yaşında olmasına rağmen çok cılız duran kızına çevirdi:

-Sen de odana çık, birazdan adamlarla temiz elbise göndertirim, onu giy. Saçlarını da tara güzelce.

Dedikten sonra mutfaktan çıktı ve arkasında ona şaşkınlıkla bakan iki insan bıraktı.

ACILAR VE UMUTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin