˗ˏˋ 12 ˎˊ˗

71 9 44
                                    

Felix'den:

"Felix Changbin ne alaka dedim?" demişti Hyunjin yanıma yaklaşarak. "Changbin ne dedi sana?" demişti sertçe.
"Ya birşey demedi! Burada olabileceğini söyledi bende geldim." demiştim yüzüne bakarak.
"Sana ne benim nerede olduğumdan?" demişti sesini yükselterek.
"Bağırma!" demiş ve eklemiştim. "Bu gün seni öyle görünce merak ettim piç!" demiş ve ayağa kalmıştım. "Özel bir nedeni yok."

"Bu gün mü?" demiş ve yerinde kala kalmıştı. "Bu gün.." Diyerek yumruğunu sıkmış ve oda ayağa kalkmıştı.
"Nerede o Taehyung malı lan?!" demişti hırsla. "Öldüreceğim o piçi! Ne demek! N-ne demek!" demiş ve kafasını ellerinin arasına alarak bağırmıştı.
"Bağırmasana! Spor salonu burası." demiştim onu izlemeye devam ederken.

"Ben öksüz değilim! Hayatım yalan falan da değil!" demişti yerinde dolaşmaya devam ederken. "Ailem benim yüzümden ölmedi zaten! Ah!!" sinirle duvara yumruk attığında hızlı adımlarla yanına yaklaştım.
"Hyunjin! Ne yapıyorsun amına koyayım!" demiştim alçak bir sesle. Sinirden dolan gözleri ile bana bakarak tişörtümden tutmuş ve beni duvara yaslamıştı.
"Ailem benim yüzümden ölmedi!" demişti gözlerimin içine bakarken. Sanki sinirini benden çıkarmak istiyor gibiydi. Yutkunmuş ve gözlerine bakmıştım. Şimdiden kıpkırmızı olmuşlardı.
"Ben, öksüz değilim!" demişti dişlerini sıkarak. "Ben, ailemi öldürmedim!" her yeni bir cümlesinde titremeye başlayan dudağına kaydı gözüm. Sert ve güçlü durmaya çalışmada titreyen alt dudağı her şeyi ele veriyordu.

"H-Hyunjin.." diyebilmiştim sadece. Gözünden bir damla yaş süzüldüğünde ağzından da sessiz bir hıçkırık kaçmıştı.
"B-ben, yapmadım.." demişti alnını omzuma yaslayarak. Bir eli duvardan destek alırken diğeri boştaydı.
"Benim yüzümden öldüler değil mi~" demişti ağlarken. Yutkunuşumu kendim bile rahatça duyuyordum. Bir elimi onun sırtına çıkarmış ve okşamaya başlamıştım.
"S-saçmalama be! Sen birşey yapmadın." demiştim sessizce. Bazı gözlerin bizi izlediğini hissetsemde aldırmadım. Sessiz sessiz göz yaşlarını usulca omzuma akıtırken ben ise onun geniş omzunu okuyordum.

"Ağlamasana artık, koskocaman adam oldun." demiştim kulağına fısıldayarak.
"Ailem niye burda değil..?" demişti küçük bir çocuk gibi sessizce.
"Ailen.. Kocaman adam olduğun için senin hayatta güçlü durmam için gittiler. Güçlü bir adam olman için." dediğimde titreyen kalın sesi ile konuştu.
"Ailem güçlü olmam için beni bırakacaksa güçlü olmak istemiyorum~"

"Sikeyim.." sessizce mırıldanarak küfretmiştim. Ardından ona sarılmış ve kulağına yaklaşıp fısıldamıştım.
"Hadi evine gidelim, uyursun biraz?" demiştim sorarmışcasına. Burnunu çekerek benden uzaklaşmış ve yerdeki siyah kasetini alıp takmıştı.

"Seni içeri almazlar." demişti ağladığı belli olan sesi ile.

"Beni evime bıraksan yeter zaten, yürü hadi." demiştim önden yürümeye devam ederken.
"Her gün bunun için ağlıyor mu?" demiştim kendi kendime. Onun için zor olmalıydı.

.

"Felix! Ben seni evine bırakamam, arabam yok." demişti dışarıya çıktığımda.
"Hadi bee.. Off hiç iyi olmadı bu." demiştim kafamı kaşıyarak.
"Taksi çağırsan?" demiştim yüzüne bakarak.
"Bu saatte varsa." demiş ve telefonunu açmıştı.

"Alo."

-

"Seul spor salonu, konumu atarım."

-

"Oldu mu?" demiştim merakla yüzüne bakarak. Telefonumda bir süre birşey yaptıktan sonra konuşmuştu.
"Oldu." demiş ve biraz uzaktaki banka doğru yürümeye başlamıştı.
"Beklesene!" diyerek arkasından koşmuştum.

Banka oturduğumuz da gözlerimi yine yüzüne çıkardım. En ufak bir ıslaklıkla kolayca kızaran gözleri, hala kırmızılılarını koruyordu.
"İyi misin.?" demiştim yüzüne bakmaya devam ederken.
"Seni ilgilendirmez." demişti önündeki karanlığa bakarak net bir şekilde.
"Ne demek beni ilgilendirmez? İki defa omzumda ağladın be! Zorbam olsanda olmasında bana anlatacaksın şimdi." demiştim sesimi yükselterek.
"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." demişti bakışlarını sertçe yüzüme çıkararak.

"Gözlerin.." diyerek mırıldanmılşım kıpkırmızı ve hala dolu dolu olan gözlerine bakarken.
"Ailen ile bir sorunun mu var?" demiştim sakince. Zaten dolu olan gözünden bir damla yaş altığında göz temasını keserek gökyüzüne baktı. Alt dudağını dişlerken ağlamamak için direniyordu.
"Ağlasana." demiştim ona bakmaya devam ederken.

"Ben bebek değilim." demişti gökyüzüne bakmaya devam ederken.
"Sadece bebekler mi ağlar?" demiştim sorarmışcasına.
"Artık ağlamak istemiyorum.." demişti elleri ile yüzünü kapatıp kafasını aşağıya indirirken.
"Zorbaladığım kişinin yanında ağlamak bok gibi hissettiriyor.. Utanç verici." demişti içini çekerek.

"Olsun amına koyayım. Herkes ağlar, zorbalar da." demiş ve eklemiştim. "Beni zorbalamanın bir nedeni vardır bence. Sen kötü birine benzemiyorsun." demiştim hafif mırıldanır tonda.
"Kötü biriyim. Ailem benim yüzümden öldü.." demişti iki parmağı ile gözlerini ovuşturarak.
"Sussana sen be! Ne bu ailem benim yüzümden öldü dır-dırı?" demiştim küçük bir çocuğa kızarmışcasına. "Kim dedi sana ailen senin yüzünden öldü diye?" dediğimde kafasını sallamış ve saçlarını elleri ile geriye atmıştı. "Kimse." demişti titreyen sesi ile. "Sen yapmadın, sikinden uydurma yarram. Sen yapmadın." demiştim kendimden emin bir şekilde. Bir yandanda saçını karıştırmıştım.

"Siktir lan oradan! Dokunma bana." titrek sesi ile hafifçe gülümseyerek konuşmuştu. İçten gülüşünü ilk defa görüyor olabilirdim. Bir korna sesi ile kendime gelerek ayağa kalkmış ve gözlerimle taksiyi aramıştım.
"Orada, yürü." demişti kolumu sıkarak. "Ulan amı yarık ne sıkıyo'n kolumu pislik." demiştim yüzüne bakarak.
"Çok küfür ediyorsun, küfürbaz çocuk." demişti dibine kadar girerek.
Kırmızı gözlerine bakarak yutkunmuş ve taksiye doğru yürümüştüm. Arkamdan ise sessiz kıkırdanışını duymuştum.

=)

Küfürbaz çocuk \ HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin