baslioz123
~
Merdivenlerden çıkarken aklımda babamın söyledikleri vardı. Sabah uyandığımda Kerem ve Yuşa abimin tartışması demek bu yüzdendi, benden çekinmişti. Belki onu dışlayacağımı, sevmeyeceğimi düşünmüştü ki ben kimleri kimleri sevmiştim.
Sırf aynı kandan değiliz diye onu mu sevmeyecektim?
Yuşa abimin olduğu kata geldiğimde derin nefes alıp kapıyı tıklattım.
"Gel." boğazımı temizleyerek içeri girdim. Oda tam olarak abimi yansıtıyordu: Toz mavisi ve beyaz rengi ile huzurlu bir odaydı, köşede yakılan tütsü sayesinde odanın havası ayrı bir güzel olmuştu.
Camın kenarındaki tek kişilik koltukta oturmuş elindeki deftere bir şeyler çizen abim beni görünce ayağa kalktı.
"Simge, bir şey mi oldu." kaşları havalanmış bana bakıyordu. Gülümseyerek "Bir şey olmadı, abime bakmaya geldim." dedim.
Şaşırdığı belliydi ama bir yandan mutlu olmuştu. Eliyle koltuğu gösterdiğinde, kendisi çalışma masasının oradaki sandalyeye oturdu.
"Geç otur." dediğinde hemen konuştum. "Yok oturmayalım, herkes aşağıda bizi bekliyor, yemek yiyeceğiz." yanına yaklaştığımda biraz gerilmişti.
Boğazını temizleyip yutkundu "Siz ailecek yiyin ben," gözlerini yumduğu zaman derin nefes aldı.
"Aslında ben senin öz-" cümlenin geri kalanını tahmin ettiğim için sözünü kestim.
"Aslında sen benim abimsin, öz veya üvey, fark etmez. Asıl sonradan gelen benim, endişelenmem gerekir değil mi?" dedim.
Yumduğu gözlerini açtığında şaşkın bakışları ile karşılaştım. "Sen nasıl," aydınlanmış gibi başını salladı, diğerlerinin söylediğini anlamıştı.
Ona fırsat vermeden konuştum.
"Acıktım, gidelim mi?" pürüzsüz ellerini tuttuğumda başını eğip ellerimize baktı. Bir süre sonra kafasını kaldırıp dolu gözleri ile bana baktı. "Şimdi beni seviyor musun yani? Ailenden değilim sonuçta, olabilir kendini zorlamana gerek yok." hızlı hızlı konuşmasını onun boynuna sarılarak durdurdum.
O da titreyen ellerini belime doladığımda "Beni bu hayatta seven tek kişi sizlersiniz, daha ilk günden, size ufacık gelen bir şey yaptığınız zaman bile ben hayatımın en güzel anlarını yaşamış oluyorum. O yüzden sakın öyle düşünme, ister öz olalım ister üvey, bu duygularım size ve sana karşı hiç değişmeyecek, abi." dedim.
Bana daha sıkı sarıldığında titreyen vücudu yüzünden ağladığını anlayınca, direkt ondan ayrıldım. Gözlerinden yaşlar akarken, kızarmış suratı ile çocuk gibiydi. "Abi-" lafımı bölüp alnımdan öptü.
"Teşekkür ederim Simge, çok korkmuştum kardeşim beni sevmeyecek diye." dedi. Büzdüğü dudakları ile konuşunca tebessüm edip ellerimi yanaklarına çıkardım. "Senin gibi bir abi nasıl sevilmez, baksana kendine çok tatlısın." hafif utanarak konuştuğumda kıkırdayarak gözlerindeki yaşları sildi.
"Asıl sen bak kendine, bu güzellik, bu tatlılık nedir?" ellerimi tuttuğunda odadan çıkmıştık, merdivenleri inerken aklımda söyledikleri dolaşıyordu.
Acaba öylesine mi söylüyorlardı, yoksa gerçekten güzel miydim? Ya da sadece kardeşleri olduklarım için mi öyle davranıyorlardı? Büyük ihtimalle aile olduğumuz içindi. Çünkü bu yaşıma kadar tanıdık veya tanımadık hiç kimse bana iltifat etmemişti. Garipsiyorum, şaşırıyorum ama en azından mutlu oluyorum. Bu bana yetiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNKİSAR
HumorGerçek aile hikayesi. Başkalarının nefretini bir şekilde sırtlayabilirsin, içine gömerek hiçbir şey olmamış gibi de davranabilirsin. Peki ya kendine olan nefretin? - İnkisar: Kırılma, paramparça olma hali.