3

7.5K 357 101
                                    

savas baslasin

~

"Benim kızım niye bu halde? Aç ve stresli. Nasıl ebeveynsiniz siz he!"

Gür sesli bir adam konuşuyordu. Sesi kısık olsa bile sanki bağırıyormuş gibi bir havası vardı.

"Ne bilelim biz? Bebek mi bu açsa yer toksa yemez, çetelesini mi tutalım?"

Babamın sesini duyduğumda kendimi hafif sırıtmaya zorladım. Ölsem bile umurlarında değildim.

"Gerekirse tutacaksın lan! Nasıl babasın sen! Çık git elimden bir kaza çıkmadan! Ayrıca görüşeceğiz biz seninle."

Bir süre sessizlik oldu, kapı açılıp kapandı. Artık kalkma vaktiydi galiba.

Gözlerimi açtığımda ilk önce sağ tarafımdaki koltuk dikkatimi çekmişti. Gözlerim ışığa iyice alışınca daha net algılayabildim.

Üç tane adam sıra sıra dizilmiş uyuyorlardı. Hepsinin kafası diğerinin omzuna düştüğü için hem tatlı hem komik bir görüntüydü. Oturdukları yer rahat olmadığı için suratlarında hoşnut olmayan ifade vardı.

Bunlar kimdi ya?

"Simge?" kapı tarafından gelen sesle oraya döndüm. Babamla konuşan adam bu olmalıydı. Sesi öncekinden daha yumuşaktı sadece. Siyah saçlarının aksine gözleri yemyeşildi, çok güzeldi. Yaşına rağmen cüsseli bir adama benziyordu boyu da baya bir uzundu.

Gülümseyerek bana bakarken yavaşça yanıma yaklaştı. Koltukta oturan o üç çocuğun tersi tarafıma geçip yere çömeldi.

"Kendini nasıl hissediyorsun?"

Öğrendiklerim ve yaşadıklarım kolay değildi ama sanki tüm enerjimi atmışım gibi yorgun hissediyordum.

Bu adam ise bana kızım dediğine göre akşam bahsedilen o aile olmalıydı.

Test falan olmuş muyduk ki nasıl bu kadar emin konuşmuştu?

"İyiyim de, siz kimsiniz?" konuştuğumda acıyan boğazım yüzünden yüzümü buruşturdum. Yanımdaki adam, komodinin üzerindeki su şişesini açıp bana uzattı.

Tam içmek için elinden alacaktım ki "Yok öyle olmaz, dur sen." diyip şişenin kapağını açıp içmem için bana yaklaştırdı. Kaşlarını çatmış sanki çok önemli bir iş yapıyormuş gibi suyu bana içirmeye başladı. Benim de işime gelince onun ciddi haline baka baka suyu içmeye başladım.

17 yıllık hayatımda her gün aynı evin çatısında yaşadığım insanlardan daha çok, beni ilk defa görmüş adam daha şefkatli davranmıştı.

Küçücük bir ilgiye bile muhtaç olan ruhum bu harekete yine en kötü şekilde tepki verdi.

Ağlayarak.

İçirdiği suyu ağzımdan çekip başımı eğip sessizce ağlamaya başladım.

Güçlü olmak benim neyimeydi zaten...

Yanımda dikilen adamı düşünecek halde bile değilken birden bana sarılması ile affaladım. Vücudum bu hisle kasılmıştı.

Galiba ilk defa birine sarılıyordum.

"Ağlama güzel kızım, bundan sonra baban yanında. Her zaman yanında."

Bu duygu beni öyle kötü yapmıştı ki, sevinsem mi, halime üzülsem mi bilemedim. Biri beni seviyordu, sarılıyordu, destekliyordu. Hem bu kişi benim babamdı, yani galiba.

Rüya ise ölene kadar bu anda kalayım, lütfen.

Benden ayrılacağı zaman kollarımı sıkı sıkı boynuna sardım. Sessiz ağlayışlarımın yerini hıçkırıklar aldı. Sanki son sarılışımmış gibi kollarımı ilk defa gördüğüm bu adama sıkı sıkı sardım. Sağ taraftan sesler gelmeye başlayınca uyuyan çocukları uyandırdığımı anladım.

İNKİSARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin