Yazardan;
Simge uzun zamandır hisleri olduğu çocuğa tüm cesareti ile bugün açılmayı planlıyordu. Yaklaşık 2 haftadır bugünü bekliyor, hazırlanıyordu. Kendini cesaretlendirmek pek kolay olmamıştı.
Melih, okulun basketbol takımındaydı. Lisenin ilk dönemi Simge, ondan hoşlanmış ve uzun süre platonik kalmıştı.
Melih'le hiçbir sohbetleri yoktu, ikizi Eylül ile de yakın arkadaş oldukları için çekindiğinden ona yaklaşamıyordu.
Bugün onu basket sahasında tek başına yakalamıştı. Üstü çıplak bir şekilde basket oynayan Melih'i görünce kızaran Simge, sonunda ilk adımı attı.
Tribünlere oturup bir süre daha Melih'i izledi. Melih birkaç dakika sonra dinlenmek için köşeye oturup, su içerken Simge, aniden gelen cesaretle bağırdı.
"Saçlarını beğendim."
Kaşları çatılan Melih sesin kimden geldiğini anlamak için arkasına döndü. Simge'yi görünce daha çok çatılan kaşları ile ayağa kalktı. Tribünlere doğru adımlarken suratında alaycı bir gülümseme vardı.
Simge olacaklardan habersiz, yanına gelen Melih'i görünce kalbi hızlandı. Sırıtmasını, tebessüm olarak algılamıştı.
Melih baş parmağını Simge'ye doğru tutarak konuştu.
"Beni salak mı zannediyorsun sen. Nereye gitsem oradasın peşimi bırak artık. Şu an gerçekten ciddi misin bilmiyorum ama, bak. Benden uzaklaş, yaklaşma bana. Beni beğenme, hoşlanma, sevme. Senden hoşlanmıyorum, istemiyorum." arkasını dönmeden önce burnundan gülerek "İlk önce git bir aynaya bak, sonra gel hoşlan." dedi.
Simge dolan gözlerini, ağlayamadığı için acıyan boğazıyla kendini sıkarak tebessüm etti. "Bu kadar mı kötüyüm?" burnunu çektiğinde duvara yaslanıp bacaklarını kendine çekti. Kafasını yaslayıp hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Bu sefer farklı olur sanmıştı, bu sefer sevilir sanmıştı. Ailesinden göremediği ilgiyi başkası ona verir sanmıştı.
Yanılmıştı.
O gün okul kapanana kadar orada oturup ağladı. Birdaha eskisi gibi kendini ne beğenebilecekti, ne sevecekti...
~
Aklıma gelen anılarla gözlerimin dolmaması için kendimi sıktım. Ben hala ona bakarken, titreyen bacağımın üzerindeki el ile kendime geldim. Kerem'di.
Ona baktığımda kaşları çatılmış bana bakıyordu. Göz kırpıp "İyi misin?" dedi. Yutkunup gülümsemeye çalışarak "İyiyim." dedim. Kafasını çevirip Melih'e baktığında "Hadi sırana, kardeşim rahatsız oluyor." dedi.
Gözleri şokla açılan Melih sırıtmaya başladı. "Vay demek ölen kardeşin bizim küçük Simgeymiş ha?" kahkaha attığında Kerem hızlı bir şekilde ayağa kalktı, eğer kolunu tutmasaydım işler daha kötüleşebilirdi.
"Doğru konuş lan, ne diyorsun sen." dediğinde "Kerem tamam sakin ol, boş ver." dedim ama hala Melih'e sinirli sinirli bakıyordu.
"Yanlış bir şey mi söyledim, öyle değil mi?" Melih'in cümlesi ile Uraz ve Umut ayağa kalktı, onlar da sinirlenmişti. Durduramayacağımı anlayınca ellerimi Kerim'in yanaklarına koyup kendime çevirdim.
"Kerem tamam karışma boş verelim, hadi." dediğimde biraz daha yumuşayıp derin nefes verdi. Melih'e baktığımda bana göz kırpıp, merakla izleyen arkadaşlarının yanına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNKİSAR
HumorGerçek aile hikayesi. Başkalarının nefretini bir şekilde sırtlayabilirsin, içine gömerek hiçbir şey olmamış gibi de davranabilirsin. Peki ya kendine olan nefretin? - İnkisar: Kırılma, paramparça olma hali.