İyi okumalar diliyorum 🥳🤎Gözleri güneşin, perdeden içeriye yansıyan ışığı ile araladığında battaniyeyi daha çok çekti suratına lakin ne fayda?
İncecik bir battaniye mi tutacaktı güneş ışığını? Jungkook'un ağzı ikiye ayrılıyordu esnemekten.
Elini battaniyeden dışarıya çıkartıp çalmaya başlayan telefonu aradı. Fark ettiğinde ise kocaman olmuştu gözleri.
"Telefon mu? Siktir!"
Yataktan tepinerek kalkarken kıçının yer ile buluşması uzun sürmemişti. Öyle telaşlanmıştı ki ağzından acıyla çıkan iniltiyi bile unutmuştu.
"Alarm! Alarm!" Telaşla telefonu aramak için ayaklanırken bacaklarına dolanan battaniye tekrardan sendelemesine neden olmuştu.
Küfürler savurup zar zor ulaştığı telefon ile altı alarmını kapattığı gibi derin bir nefes verdi.
Görev tamamlanmıştı.
"Buna alışmam gerekecek."
Her parçasını kıtlatmadan rahat edemediği vücudunun her parçasından ses çıkardıktan sonra yatağı toplamaya koyuldu.
İki saniyede içine sıçmayı başarmıştı çünkü.
"Mükemmel bir ilk gün başlangıcı oldu sanırım."
Battaniyeyi yatağının üzerine yerleştirirken şortun altındaki bacaklarında hissettiği sürtünme ile kedisine eğdi bakışlarını.
Tüyleri inanılmaz parlak ve beyazdı kedinin. Yüzü ise bir o kadar güzeldi. "Lily, sürtünme kızım. Her yeri tüy yapacaksın."
Topladığı yatağın yanında duran şifonyerin üzerindeki takım elbiseyi kendisine çekti. Takım elbise giymeyi sevmezdi ama şimdi durumlar farklıydı.
Genelde bol kıyafetler terih ederdi. Bazen o kadar bol giyiniyordu ki tam olarak renkli bir çuvala benzerdi.
Pijama üstünü, sıcak teninin üzerinden çekip yatağın üzerine bırakırken beyaz gömlek ve ardından takımın diğer parçalarını giymeye devam etti.
Yakışıklı olması gerekiyordu.
"Bakalım Park Jimin'i görüntümüzle, karakterimizle, o da olmazsa iş becerimizle büyüleyebilecek miyiz? Ne dersin Lily?"
İnce miyavlaması ile karşılık verirken sırıtmadan edememişti Jungkook.
Dün onunla karşılaştığı zaman, tepeden tırnağa anlaşılıyordu ne kadar özenli ve bakımlı giyindiği. Sarı saçlarını özenle geriye doğru taramış ve üzerindeki gömlek ile ceket sanki dikkatle ütülenmişti.
Ayakkabılarına kadar parlıyordu.
Böyle bir adam nasıl olur da bu ülkedeki en önemli suçlara karışan bir psikopat olabilirdi ki? Tabii her şeyde bu kadar titiz ve özenli davranıyorsa yakalanmaması normaldi.
Polislerin bu kadar kafayı takıp bu adamı içeri atmayı istemelerine şaşmamalı.
Polislerin, Jungkook' u bu kadar onun kalbine sokmayı denemelerine şaşmamalı.
Yeni birine güvenmesi ve belki aşık olması demek, açık vermek demektir.
Park Jimin'in bir kere bile bir kızla dedikodusu çıkmamıştı ki polislerin göndermediği kadın da kalmamıştı.
Sıra Jungkook'ta idi.
Jungkook zevkine insanları ele vermekten zevk alan bir sosyopat değildi ki böyle bir şey yapmak istesin? Polislerin onu ikna etmeleri pek de uzun sürmemişti gerçi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
// TRUTH \\ Jikook
FanfictionJimin: Bırak bu şehri, dünyanın herhangi bir yerinde saklansan bile seni bulacağım ve sana ölmek için yalvarana kadar işkence edeceğim Jungkook. Jungkook: Saklanmaya ne gerek var Jimin? Senden kaçsam bile, senden kaçmayı başaramıyorum. -Park Jimin...