Bölüm 4

111 7 8
                                    

"Başka?"

"Sürekli aynı parfümü kullanıyormuş. Markası '***'. Et pirzola yemekten hoşlanıyormuş. Bir daha ki yemekte onu et yemeye götür. Sigara kokusundan hoşlanmazmış, yanında sigara içme. Sigara içtiysen de kokusu gidince yanına git.

Yemek yemeği sevdiği ama diyet yaptığı için yediği tek bir salata varmış. '***' salata. Çatal ile bıçağın yerinin karıştırılması bile sinirlenmesi için yeterliymiş."

"Bu kadar mı?" Dedikten sonra polisler başlarıyla onayladı.

Jungkook, küçük not defterine yazmayı bitirdiğinde kapağını kapatarak ceketinin iç cebine yerleştirdi. "Gidebilir miyim?" Bileğindeki saat ona yaklaşırken konuştu.

"Gidebilirsiniz Bay Jeon." Onayını aldıktan sonra ayaklanıp karakoldakilerle vedalaştı.

Karakolun kapısından çıktığı gibi sigarasını yaktı ve ince dudakları arasına yerleştirirken arabasına doğru yürüdü.

Dün gece kolları arasında taşıdığı bitkin bedeni unutamıyordu.

Bay Park, yemek yememekten o kadar güçsüz düşmüştü ki gururu incinmiş olsa bile Jungkook'un onu taşımasını reddedememişti.

Onun oldukça güçlü kollarının üstünde tutuluyor olmak onun içinde istemsizce bir şey bile uyandırmıştı.

Belki de aylar sonra ilk defa gece yarısına yakın bir saatte bir şeyler yemişti.

Her ne kadar inatçı olsa da neredeyse Jungkook'un üzerine kusacağından dolayı istemese bile zorla bir şeyler yedi.

Yedi ve yedi en sonunda diyetini bozdu. Büyük ihtimalle bugün şirkette Jungkook'u gördüğü gibi ağzına sıçacaktı.

Durmadan, ödün vermeden devam ettirdiği diyetlerini bozmuştu ve o kadar çok yemişti ki gece;

Yatağında bir şağa bir sola dönmüş, iki katlı koca evde elinde durmadan bir soda şisesiyle dolaşmıştı.

Şimdi ise şirkette siniri tepesinde bir şekilde toplantıdaki herkesi haşlıyordu. Çalışanlar onu ilk defa böylesine sinirli gördüğü için toplantı oldukça gergin geçiyordu. Sunum yapmayı, anlatmayı bitirdiğinde arkasını dönüp masada oturan gergin yüzleri teker teker inceledi.

Olması gereken bir kişi yoktu.

"Jeon Jungkook nerede?"

İçlerinden birisi korkarak elini kaldırdığında Park Jimin'in ağır ve keskin bakışları o tarafa döndü. Adam yavaşça ayağa kalktı ve yutkunarak konuştu.

"Başlamadan önce söylemek istedik ama çok gergin görünüyordunuz. Bay Jeon henüz gelmedi efendim." Kaşlarını çatarak saatini kaldırdı ve 11 olan saati gördü.

"Geç gelebilirsiniz derken bunu kastetmemiştim." Kapı tıklandığında içeriye elinde kahve ile bir çalışan daha girmişti.

Sakinliğini korumaya çalışarak içeridekilere seslendi. "Katıldığınız için teşekkürler arkadaşlar. İşinize dönebilirsiniz."

Herkes sırayla kalkıp bir kere eğildikten sonra hızlı adımlarla dışarıya yöneldiler.

"Kahveyi ofisime alsam güzel olur Jeena. Şimdiden teşekkürler."

Dedikten sonra o da toplantı odasından çıktı ve sinirli adımlarla kendi ofisine doğru ilerlemeye başladı.

Yolda gördüğü insanlarla selamlaşmayı ihmal etmiyordu. Ofisinin önünde duran korumayı gördükten sonra kulağına yaklaşıp konuştu.

// TRUTH \\ JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin