"Ah siktiğimin kurşunu. Şerefsiz bir de canını yakmayacağım demiştin!"
"Jungkook bağırarak konuşma, Jimin'in kulağı her yerde olabilir."
"Omzumdan vurdun şerefsiz."
"Ssh!"
Namjoon bakışlarını etrafında gezdirip elindeki silahi cebine doğru yerleştirdi. "Ölmeyeceksin merak etme."
Şirketin birkaç sokak ilerisindeki ara sokakların birinde Jungkook ile dururken Jimin'in çalışanlarından birini görmüştü Namjoon.
Normalde döverken görmeleri gerekiyordu ancak geldiğini fark etmemişlerdi, bu yüzden Namjoon silahı çektiği gibi Jungkook'un omzuna ateş etmişti.
Olayın çoktan Jimin'in kulağına gittiğinden emindi çünkü Jungkook'un dediğine göre onları gören adam, Jimin'i sevişirken basan adamlardan biriydi.
"Kan kaybediyorum bir an önce gelse bari."
"Kapa çeneni. Bir şeyler duydum."
Diye konuşur konuşmaz Jungkook'un yakasından tutmaya başladı Namjoon.
"Ne yapıyordun? O herifle ne yapıyordun?!"
"Dediğimden fazlası yok. Aramızı düzeltmek için onunlaydım."
Namjoon duyduklarında haklıydı. Jimin o sokağına başına doğru ona haber veren korumasıyla yürümüştü ve hemen duvarın arkasında onları dinliyordu.
"Narkotiğe siz mi bakıyorsunuz komiserim? Bildiğim kadarıyla hırsızlık büro ile ilgileniyorsunuz?"
"Sana ne lan? Hesap mı vereceğim?" Dedikten sonra Jungkook'un yüzüne bir tane geçirdi.
Jimin, Jungkook'un acı inlemesi üzerine başını duvarın arkasından çıkarıp Jungkook'a baktı.
Gerçekten vurulduğunu görünce gözleri dört tane oldu. Adamın yanlış görmüş olabileceğini düşünmüştü ancak omzundan dövmeli koluna akan kanları görünce tedirgin oldu.
Neden vurulduğunu bile anlamamıştı.
Gecenin karanlığında bile gözüne ilişen kan damlaları içini sızlatmıştı.
Derin, titrek bir nefes aldı.
Komiserin tekrardan elini kaldırdığını görüce dayanamadı ve sokağa girdi.
"Artık çalışanlarımı da mi taciz ediyorsunuz komiserim?"
Namjoon, yüzünü Jimin'e döndürmeden önce Jungkook'a derin bir gülümseme bıraktı.
Nedensizce, rahatladığını hissetti Jungkook. Gözlerini kısa süre kapatıp dudaklarını araladı.
Komiser doğrularak Jimin'e döndü ve konuşmadan bakıştılar bir süre. "Hoş geldiniz Bay Park. Çalışanınızı ne zaman kovacaksınız?"
"Ne diye kovayım?"
"Uyuşturucu seviyor belli ki?" Dedikten sonra Jimin bakışlarını Jungkook'a çevirdi. "Uyuşturucu?"
Jungkook öylesine hizlı ve acı nefesler alıyordu ki Jimin'in bu dalavereye ikna olması uzun sürmemişti.
"Anlamıyorum."
"Ara sokakta bir adamı takip ediyordu, elinde bunlarla." Dedi ve elindeki paketi Jimin'e fırlattı.
Jimin paketi eline alır almaz anlamıştı her şeyi. Sabah almaya çalıştığı sinir haplarının olduğu paketti.
Jungkook'a baktı. "Bunu?"
"Adamdan özür dilemeye gidiyordum dedi."
Jimin polislere olan sinirini daha fazla bastıramadı ve elindeki paketi Namjoon Komiserin göğsüne doğru sertçe vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
// TRUTH \\ Jikook
FanfictionJimin: Bırak bu şehri, dünyanın herhangi bir yerinde saklansan bile seni bulacağım ve sana ölmek için yalvarana kadar işkence edeceğim Jungkook. Jungkook: Saklanmaya ne gerek var Jimin? Senden kaçsam bile, senden kaçmayı başaramıyorum. -Park Jimin...