Jungkook çalan alarmını kapatmak için telefonu yokladı. Yatağın üstüne, yatağın yanındaki şifonyere ve diğer her yere dokundu.
En sonunda telefon alarmı kapandığında gözlerini hiç açmadan uyuklamaya devam etti.
"Ne uykuymuş bu yahu?"
"Ah!" Jimin tarafından suratına fırlatılan bir yastık ile çırpınarak açtı gözlerini.
Sadece iç camaşırı bulunan bedeni ile doğruluktan sonra bulunduğu yatağa baktı.
Jimin ile beraber uyumuşlardı gece.
Belli bir saate kadar göğsünde yatıp uyumuş olan bedenin sıcak nefesini dinlemiş, sonrasında ise beyaz tenin üzerinde bıraktığı morluklara bakarak sonra da sızmıştı.
Şimdi ise Jimin, çoktan uyanıp, duş almış, giyinmiş ve hazırlanmış şekilde karşısında duruyordu.
"Günaydın."
"Gün ayalı çok oldu Jungkook. Biraz daha uyusaydın öldün sanacaktım."
Yüzüstü şekilde yatağa tekrar uzanıp kollarını yastığa koyup kafasını yerleştirdi.
"Sizi bu şekilde görünce ben öldüm sanmıştım bile."
"Sulanma." Jimin'in sert çıkışı dudaklarını büzmesine sebebiyet verdi.
Yatakta uzanan beden başını kısa süre odanın içinde gezdirdiğinde gözleri kilitli olan çekmecelerde durdu.
Jimin çok da havasında değil gibiydi. Sorarsa azar işitir miydi ki?
Dün geceden sonra, pek azar işiteceğini sanmıyordu gerçi.
O kadar tutkulu kelimeler ve inlemeler yayılmıştı ki ağzından Jungkook her durmak istediğinde daha fazla tahrik olmuştu.
En sonunda susmayı bırakıp ayna karşısında kıyafetini düzelten bedene yöneltti soruyu.
"O çekmeceler neden kilitli?"
Yakasını düzelten Jimin, hiç bozuntuya vermeden ayna önünden çekilip odadan çıktı.
"Ne uyuz adam." Diye söylendi Jungkook.
Yataktan doğrulacağı sırada önüne fırlatılan anahtar ile şaşırdı. "Bu ne-"
"Aç da bak. Dünden beri aklındaydı. Fark etmedim mi sanıyorsun?"
Evet fark etmişti. Jungkook'un odaya girer girmez oraya baktığını fark etmişti.
Merak ediyor olması ona normal gelmişti.
Ancak o kilitli şeyin içerisinde olanları görünce büyük ihtimalle Jungkook kalp krizinden ölecekti.
İşini riske atmadan, Jungkook'un uyuduğu vakit tüm o çekmeceleri temizledi.
"Gerçekten bakabilir miyim? Ne var içinde?"
"Anahtarı boşuna vermedim sana değil mi?"
Jungkook aklına gelen fikir ile anahtarı alarak ayağa kalktı ve neredeyse çıplak bedeni ile Jimin'e yaklaştı.
Jimin, ona doğru yürüyen bedeni görünce istemsiz şekilde geriye doğru yürüdü.
"Ne yapıyorsun?"
Jungkook elini kaldırdı ve işaret parmağı ile Jimin'in sol göğsüne bastırdı.
"Ben buranın kilidini açmaya başlamışım, dolap beni ilgilendirmiyor." Dedikten sonra anahtarı bir kenara attı ve dudaklarını yaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
// TRUTH \\ Jikook
FanfictionJimin: Bırak bu şehri, dünyanın herhangi bir yerinde saklansan bile seni bulacağım ve sana ölmek için yalvarana kadar işkence edeceğim Jungkook. Jungkook: Saklanmaya ne gerek var Jimin? Senden kaçsam bile, senden kaçmayı başaramıyorum. -Park Jimin...