"Ya çok yaklaştığımı düşünmüştüm. Bu şekilde olması fazlasıyla ani geliyor."
"Sorun yok Jungkook. Bu aşamadan sonrası Jimin'i kandırmak için daha kolay olacaktır. Sakinliğini koru."
Jungkook, Kim Namjoon ve Kim Seokjin ile beraber Komiser Kim'in evinde buluşmuşlardı.
Jimin onu sabah bıraktığından beri konuşmamışlardı. Daha doğrusu Jimin, Jungkook'un yüzüne bakmıyordu.
"Ne yapacağım?"
Herkes Namjoon'un evinin salonunda oturmuş kara kara düşünüyordu. Jimin'in geri adım atmasını engellemek gerekiyordu.
"Aklıma bir şey geldi." Dedi Seokjin.
Odadaki herkesin bakışları onun üzerinde toplanmıştı.
Jungkook'a doğru döndü ve gülümseyerek dudaklarını oynattı.
"Jimin'in, sana zarar geldiğini görmesi lazım. Canının yandığını hatta acıdan ağladığını. Seninle seviştiyse ve seninle olan ilişkisinden korktuğu için aranıza mesafe koyduysa, sana bir sey olması onu harekete geçirecektir."
"Ben pek umrunda olacağını sanmıyorum." Dedi Jungkook ve elindeki sigarasının külünü çay tabağına düşürdü.
Namjoon derin derin düşünürken bakışlarını sırasıyla Jungkook'a ardından Seokjin'e çevirdi.
"Peki ya nefret ettiği bir kişi Jungkook'a zarar verirse?"
"Nasıl yani?" Sanki Namjoon ile Seokjin telepati ile haberleşiyordu da Jungkook bir halt anlamıyordu.
Birbirlerinin cümlelerini tamamlayıp duruyorlardı. Laf sırası tekrar Seokjin'e geçti. "Namjoon tarafından. Jungkook, Namjoon'dan dayak yiyeceksin."
"Lan, hayır. Şunun kaslara bak siker atar bu beni. Boyu da uzun. Yok hayır, asla."
Jungkook'un inatçı reddine karşılık Namjoon gülümseyerek Jungkook'a yaklaştı ve elini omzuna koydu.
"Korkma canını çok yakmam."
"Komiser Kim, afedersiniz ama siktirin gidin lütfen. Adım atınca deprem oluyor zannediyoruz."
"Hepsi protein tozu Jungkook inanma sen."
Seokjin'in lafı üzerine ikisi beraber gülmeye başladılar.
Jungkook'a bu fikir mantıklı gelmişti ancak dayak yeme durumu hoşuna gitmiyordu.
İstemese de kabul etti çünkü bunun Jimin'i harekete geçireceğinden emindi.
Geriye bir tek nerede ve ne zaman gibi planlamalar kalmıştı.
"Jungkook, Jimin'in sana bıraktığı hap paketleri hâla sende değil mi?"
Jungkook nazikçe başını salladı.
"Onları inceledik mi Seokjin?"
"Çoktan baktım Nam. Uyuşturucu değil ancak doktor reçetesi ile alınan ilaçlar. Yani Jimin doğru söylemiş. Jungkook'dan bu tarz şeyleri saklamaya gerek duymadığı ortada."
"Güçlüler mi?"
"Fazlasıyla. Sinir hapı olarak geçiyor. Yaklaşık üç yıldır düzensiz şekilde daha düşük dozda hap kullanıyormuş. Demekki karakol olarak epey sinirine dokunmuşuz ki arttırmaya karar vermiş."
Odadaki ciddiyet ve konu yüzünden Jungkook iyice gerildiğini hissetmişti.
Karakol olarak epey sinirine dokunmak.
Rahatsız edici bir cümleydi.
"Ne yapacağız o zaman?" Diye sorduğunda, Namjoon konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
// TRUTH \\ Jikook
FanfictionJimin: Bırak bu şehri, dünyanın herhangi bir yerinde saklansan bile seni bulacağım ve sana ölmek için yalvarana kadar işkence edeceğim Jungkook. Jungkook: Saklanmaya ne gerek var Jimin? Senden kaçsam bile, senden kaçmayı başaramıyorum. -Park Jimin...