7•"Bana bakmadın"

1.1K 194 137
                                    

Oy ve yorum🍫
•••

"Ben ama üzül diye demedim ki. Hem sözde verdim şimdi niye ağlıyorsun? Jeongin lüt-"

"Ümüğünü sıkarım senin sus. Bir de üzül diye demedim diyor. Biliyorum aptal." Gözyaşlarımi silip gözlerinin içine baktım. Bakışları o kadar nazikti ki insanın sen iyi ol, sen uyu, sen ye, sen yeter ki mutlu ol diyesi gekiyordu. Ancak biliyordum ki sadece demekle olmuyordu bunlar. Karşımda bedeni çökerten iki büyük hastalığa sahip olan biri vardı. Üstelik daha da fazlası olduğunu söylüyordu bana.

Burnumu çektim ve gözyaşlarımı koluma sildim. Her şey bir yana ağlamaktan ayaklarımın gücü azalmıştı nedense. Bedenime ağır gelmişti tüm bunlar. "Oturabilir miyiz?"

"Tabi."

Önümden çekilince derin bir nefes alıp yavaşça yere çökmeye başladım. Tam popom yere değeceği sırada Hyunjin beni kendine çekmiş ve oturacağım yere bir şey koymuştu. Bez. Yeni alınmış büyükçe bir temizlik beziydi bu. "Yer. Soğuk olur. Tabi tutmaz ama direk oturmaktan iyidir."

Yere çöktüm öylece. Düşüncesinin güzelliğine ölebilirdim. Bu arada... "Sen neden kendine yapmadın?" Kaşlarımı çatıp yanımda azami mesafe bırakıp öylece oturan çocuğa baktım. Az önce dediği şey onun içinde geçerliydi. Resmen kendini düşünmüyordu. Oysa daha beş dakika bile olmamıştı söz vereli!

Ayağa kalktım ve bezi işaret ettim. "Oraya otur."

"Jeongin ben-" Artık ne kadar korkutucu bakmış olacağım ki cümlesine devam etmeyip yutkundu sadece. Yine de umursamadım, ayağımı hadi dercesine yere vurdum. Sonunda kalkmış ve benim oturduğum yere oturmuştu. Güzel.

"Benden tiksinmiyor veya benim sana yaklaşmamı sorun etmiyorsun değil mi?"

"Hayır. Benim yani öyle değil. Sadece... Je-Jeongin ne sen n-ne yapıyorsun?"

Bacaklarının arasına yerleştim ve sırtımı göğsüne değmeyecek şekilde sabitledim. Şimdi ikimizde bezde oturuyorduk. Aklıma gelen şeyle hafif arkamı dönüp tam arkamızda olan kapı kilidini kitledim ve geri yerime yerleştim. Kapının başında yerde otururken yakalanmak hiç hoş olmazdı. Gerçi muhtemelen ders başlamıştı ama yine de önlem almak en iyisiydi. Hem onunla konuşmak istiyordum. Bu konuşmak istediğim konular da pek hoş olmadığından bence desteğime ihtiyacı vardı. Bir nevi de onu sağlıyordum.

"Rahat mısın?"

Soruma cevap gelmeyince hafifçe omzumun üstünden baktım ona. Şey. Siyah kapşonunu kafasına geçirmişti?

"Şey yani rahatsızsan cidden kalkabilirim sadece konu uzun diye-"

"Jeongin. Rica etsem kıpırdanmayı keser misin?" Duyduğum şeyle yüzüme ani bir sıcaklık yüklendi. Bu açıdan düşünme- "Sarılasım geliyor."

Ben. Ben yanlış anlamış fesata çekmiştim durumu. Bu yanlış anladığım için o şeyden bile daha utanç vericiydi gelmişti şu an. Yüzüm kırmızı bir şekilde önüne döndüm. İyi ki çaktırmamıştım bir şey. Yoksa deve kuşu gibi kafamı gömmeden rahat etmezdim.

"Şey. Şimdi hani garip gelebilir ama..." Bir yerden başlamam gerekiyordu. "Bana rica etsem bana... Anlatır mısın? O diğer 'hastalıklarını'."

Vurguma gülümsediğini hissetmiştim. Yüzünü asla göremiyorum ve açıkçası bunu istemiyordum da. Çünkü yani... O hep düz bir ifadeye sahipti. Ağlarsa sanırım bunu kaldıramaz bağıra bağıra bende ağlardım. O yüzden böylesi ikimiz içinde daha iyiydi.

"Açıkçası ben. Bunu konuşmamayı tercih ederim."

"Seni bilmeden hyunjin grow up planını devreye sokamam ki. Hey gülmemeye çalıştığını duyabiliyorum. Hoş değil!" Omzuma başını yaslamasıyla bende kıkırdadım. Neredeyse hiç duyulmayan bir gülüşü vardı. Hatta omuzlarının sarsılmasından anlamıştım güldüğünü. Bu konuda aklıma bir şey gelmişti ancak sevimli ortamı bozmamak adına düşüncelerimi susturup sadece ona odaklandım.

Chocolate •Hyunin• ⚜️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin