19• "Yağmur"

1K 163 522
                                    

Dünkü bölümü okumayı unutmayınız
Oy ve yorum lütfegegen🍫
•••

"Herşeyi duydum ama ayıp olmasın diye geri uyuyayım dedim sonra öyle sen bağırınca... Jeongin ne yapmaya çalışıyorsun şu an?"

Hyungun sorusuyla bocaladım. Kaşlarımı çatmış kötü kötü bakıyordum ona. Neden böyle bir tepki vermişti ki? Oysa çok netti yüz ifadem.

"Şu an sana sinirli hyung."

"Heeii anladım yanakları felan şişirince dedim acaba boğazına bir şey mi kaçtı."

Yanımdaki bedenin gülmemeye çalıştığını hissedebiliyordum. Dudaklarımı bastırıp kafamla kafasını ittirdim. Dün gece canını nasıl acıttıklarını bilmediğimden başka bir yerine dokunmamaya özen gösteriyordum açıkçası. Acaba ben sarılınca canı acımış mıydı...

"Dediklerinizi duydum." Hyungun tekrar konuşmasıyla önüne döndüm ve ona baktım dikkatlice. Boş sınıfta bir sırayı ters çevirmiş ve oturmuştuk. Sanki toplantı yapıyormuş gibiydik ama niyeydi bilmiyordum. "Hyunjin. Jeongin'in tahmini doğru mu? Dün neler oldu? Anlat lütfen."

Ellerimle pantolonumu sıktım. Bunu bende merak ediyordum ama içimden bir ses çok ağlayacağımı söylüyordu. Yutkundum. Sakin ve dirayetli ol Jeongin. Olayı tam anlamak, çözüm üretmek için sakin olmalısın.

"Kendi evimin sokağına girdim. İlerledim. Ara sokağa aniden çekildim olaylar gelişti bu yüzden de okula erken gelemedim."

Çok üstün körü anlatmıştı. Tamam yani öyle şey beklemiyordum ama ne dediğini veya ona ne yaptığını... metal kokuyordu az da olsa. Yaraları vardı yani. Acaba iyi saramamış mıydı ki böyle olmuştu yoksa sarmasına rağmen mi kokuyu alabiliyordum? Durum duysa bu çok çok çok canını yaktıkları anlamına gelmez mi- sıranın altındaki elimin tutulmasıyla düşünmeye ara verdim. Ellerimizi kenetlemiş ve baş parmağıyla okşamaya başlamıştı. Bunu yaparken yüz ifadesi sabitti. Maskesiyle kendisini bu kadar kamufle etmesi de kötüydü bir noktada. Onu hiç benim gibi dolu dolu ağlarken görmemiştim. Belki. Belki dolu dolu ağlasa kendine gelebilirdi.

"Ve bunlar olmasına rağmen ne bana ne de bize bir şey demedin. Hey Hyunjin-ah." Changbin hyung sarı masaya kollarını koyup Hyunjin'e doğru eğildi. "Arkadaş olduğumuzu düşünüyordum. Diğerlerinin de öyle hissettiğine eminim ama sen böyle hissetmezken bu kendimize söylediğimiz bir yalan olmaz mı?"

Sona doğru sesi yükselmişti hyungun. Dikkatle hyunjin'e baktım. Gözleri dolmuştu ama yutkunarak bunu engelledi. Dudaklarını yalayıp başını salladığında onun ağlamasının zor olduğunu fark etmiştim. "Bende... öyle. Hissediyorum."

Sesi kısıktı. Tam ağzımı açıp onu teselli edecekken hyung masaya vurdu sertçe. İrkildim bende ama en çok Hyunjin irkilmişti. Titremeye başladığını görünce hyunga baktım. Ne yapmaya çalışıyordu tanrı aşkına şu an?! Korkutuyordu onu!

"Sesli söyle. SESLİ SÖYLE HYUNJİN-AH!'

"BENDE ÖYLE HİSSEDİYORUM."

Burnunu çekti. Dudağını yaladı sonraysa hala ona bakan hyunga baktı. İçimden bir ses uzun zaman sonra istediği bir şeyi sesli söylediğini söylüyordu. Gülümsedim ve hafif yaklaşıp başımı omzuna koydum. Buna gülümsemişti işte. Onun gülümsemesini seviyordum. Ben.

Ben onun herşeyin seviyordum.

"Güzel. İşte şimdi oldu. Tamam gidiyorum." Hyung bir anda kalkıp yürüyünce şok içinde ona baktım. Nereye gidiyordu ki? Onun sınıfıydı burası. Ayrıca hemen gitmesi tuhaf- "Bugün günlerden şerefsiz avlama günü."

Chocolate •Hyunin• ⚜️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin