Zeyno
Gözümü açtığımda odamda değildim. Kafamı biraz oynattığı da yan tarafımda tekerlekli sandalyesinde uyuyan Egeyi gördüm. Biraz daha incelediğimde buranın hastane odası olduğunu anlamıştım. Vücudumu hareket ettirecek gücü kendimde bulamazken içeri hemşire girdi."Günaydın."dedi bana gülümseyerek
"Saat kaç? Ben ne zamandır buradayım? Daha ne kadar kalacağım?"
"Saat sabah 7 sen dün akşamdan beri buradasın ve bir güncük daha seni burada misafir edeceğiz."
Baş ucuma gelip serum tüpünü değiştirmeye başlamıştı bense sadece izliyordum yaptıklarını. Kıpırdanma sesi gelince Egenin uyandığını anladım. Birkaç saniyenin sonunda hemşirenin arkasından çıkıp bana baktı.
Hemşire serumu değiştirip benim ateşimi ölçtükten sonra odadan çıkmıştı. Ege bana ben ona bakarken sonunda konuşan taraf Ege olmuştu.
"Nasıl hissediyorsun daha iyi misin?"
Sadece kafamı sallayabildim. Sanki konuşmaya çalışsam dahi sesim çıkmayacak gibi geliyordu.
"Neyse ki bir güne bir şeyin kalmayacak çabuk atlatırsın bu serumlarla."
"İnşallah."
Günlerdir Çağrıyla tek bir kelime bile konuşamamıştık. O beni arıyordu ama ben açamıyordum. Hem kırgınlığım vardı, hem de hastalığım. Ama hasta olmasam kırgınlığı bu kadar uzatmazdım. Onu çok özledim sesini,kokusunu bakışını her şeyini çok özledim.
Ben gözlerimi kapatmış uyumaya çalışırken kapı açılma ve kapanma sesi geldi ama Ege olduğunu düşünüp gözümü bile açmadım.
Odada yalnız olduğumu düşünürken elime bir el değdi. Tam gözümü açacağım sırada burnuma o özlediğim koku doldu.
Daha fazla beklemeden gözlerimi açtım. Çağrı karşımdaydı. Endişeyle bana bakıyordu. Rüya olup olmadığını anlamak için bir kaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Rüya değildi.
Çağrı bana sarıldığında kollarımdaki son güçle ona sardım kollarımı. Saçlarımın arasına öpücükler bırakırken daha sıkı sardı vücudumu. Bir süre sonra da uzaklaştı benden. Bu sefer sitemli duruyordu
"Neden açmadın telefonlarımı? Ne kadar merak ettim ne kadar korktum haberin var mı senin?"
"Özür dilerim."
"İyi misin? Ege söylemese hiçbir şeyden haberim olmayacak."
"İyiyim de sen neden geldin?"
"Hastalıktan dolayı mı bu kadar saçma konuşuyorsun acaba? Ne yapacaktım orada oturup senden haber mi bekleyecektim?"
Ses tonu sinirli çıkıyordu ama bir yandan da bana kıyamıyordu. Gözlerini kapatıp birkaç derin nefes aldıktan sonra tekrar bana baktı. Bu sefer sakinleşmiş duruyordu. Ellerimi elleri arasına alıp öpücükler kondurdu.
"Çok özledim seni. O kadar özledim ki."
Kafasını ellerimin üstüne kapattığı için yüzünü göremiyordum. Fısıltıyla konuşmaya devam etti.
"Korktum. Benden ayrılcaksın sandım ödüm koptu. Ben bundan sonra sensiz bir hayat düşünemiyorum."
Zar zor duyduğum cümlelerin ardından gözümden bir damla yaş aktı. Ama hiçbir şey yapamadım. Kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerinin kızarıklığı kendini belli etti.
"Halledicem bir şekilde Zeyno. Gelicem buraya,temelli. Annemin yanında kalmayacağım. Onun istediği olmayacak bu sefer."
Yüzü tekrar gerilmişti. Annesine öfkesi vardı. Peki bu öfke bizim ilişkimizin girdiği durumdan dolayı mı? Yoksa başka bir şey mi var bunun altında?
![](https://img.wattpad.com/cover/342100881-288-k417879.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıttan Gemi-ZeyÇağ
FanfictionKağıttan gemi yaptım belki de sana yüzer diye. Gökyüzüne baktım bir uçak sana uçar diye. Kumdan kale kazdım bir evimiz olsun diye. Camdan duvar ördüm güneşe uyansak yine.