24.Bölüm

165 29 4
                                    

                                    Çağrı
Mezarlıktan eve döndük. Bahçe kapısından içeri girdiğimde yine kan lekesi yerdeydi. Arkama dönüp Egeye baktım.

"Su var mı?"

Kafasını sallayıp arabadan aldığı su şişesinin kapağını açıp bana uzattı. Hepsi sessizce beni izliyordu.

Dizlerimin üstüne çöktüm. Elimdeki şişedeki suyu lekenin üstüne döktüm. Başta elimle yavaş yavaş ovalayarak çıkarmaya çalıştım. Ama kurumuştu çıkmıyordu.

Leke çıkmadıkça kendimi daha fazla zorladım. Farkında olmadan iyice hızlanmıştım. Ellerimi yere sürterken bağırmaya başladım.

"Çık artık çık!"

Ben nefes nefese kalmışken arkamdan iki kol vücudumu sarmış hareket etmemi engellemişti.

"Çağrı yapma nolur yapma. Seni böyle görmeye dayanamıyorum lütfen Çağrı."

Zeynonun sesini duyunca durmuştum. Nefes alışverişim düzene girmişti. Berk bana destek olarak beni yerden kaldırdı. Eve girdiğimizde odama götürmüşlerdi beni hemen.

Zeyno baş ucuma oturup çekmecemden bir kutu çıkardı. İlaç kutusuydu sanırım. Avcuna bir tane hap alıp yandaki bardakla bana uzattı.

"Hadi sevgilim iç bundan bir tane. Senin iyiliğin için."

Uzattığı ilacı sorgulamadan alıp içtim. Yatağıma iyice yattım. Zeyno da yanıma yattı. Kafamı göğsüne yerleştirdiğimde saçlarımla oynamaya başladı.

"Annem gitmeyecekti Zeyno. Öyle söylemiştin."

Dedim bir çocuk gibi. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken tek duyduğum Zeynonun

"Özür dilerim sevgilim. Özür dilerim."

Cümlesi olmuştu.

....

Bir hafta oldu. Annemi kaybedeli bir hafta olmuştu. Bir hafta boyunca hiç odamdan çıkmamıştım. Boğazımdan bir lokma yemek geçmiyordu.

Gece uyku ilaçlarıyla uyuyabiliyordum sadece. Zeyno ve diğerleri her gün eve geliyordu ama beni göremeden gidiyorlardı.

Birkaç kez Zeyno kapıdan bana seslendi ama benden cevap gelmeyince mecburen geri döndü.

Bugün yine berbat bir güne uyanmıştım. Kafamı kapıya doğu çevirdiğimde yerdeki kağıdı gördüm. Merak edip kağıdı elime aldığımda annemin mektubu olduğunu fark ettim.

Oğlum ve Önder
Biliyorum beni affetmeyeceksiniz ki ben bu mektubu eve bıraktıysam zaten affetmemişsiniz demektir. Size çok zor şeyler yaşattım. Özellikle de sana Çağrı. Ben hiçbir zaman sana vurmak istemem oğlum. O an ne olduğunu bende bilmiyorum. Çok özür dilerim senden. Çok..

Seni babandan, arkadaşalarından, okulundan ayırmaya hakkım yoktu. Sana kötü zamanlar geçirttiğim için kendimi asla affetmeyeceğim annecim. Aynı senin beni affetmediğin gibi.

Önder, biliyorum yaptığımın affedilir hiçbir yanı yok. Ama sana bir haber vermem gerek. Önder ben hamileyim. Siz bunu anlamadınız çünkü yanınıza geldiğimde karnımı sakladım. Ve evet önder bu bebeğin babası sensin.

Biz boşandık biliyorum. Barışamayacağız bunun da farkındayım. Ama kızımız Çağla her zaman babasının prensesi olacak eminim. Sen ona aynı Çağrıya olduğu kadar iyi bir baba olacaksın Önder buna sonsuz güveniyorum.

Oradaki sevgilim hamile olduğumu öğrendiğinde çok tepki gösterdi. Bunu size söylemek istemezdim ama bana şiddet bile uyguladı. İşte o an dedim ki ben ne yaptım? Ben kimleri arkamda bırakıp bunun için buralara kadar geldim.

Kağıttan Gemi-ZeyÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin