Bayılmak üzereydim,çoktan öğlen olmuştu ve ben saatlerdir bir ışık parçasının peşinden gidiyordum . Neden diye sorabilirsiniz cevap basit BİLMİYORUM
Nedensizce o ışığa çekilmiş be peşinden gitmeye karar vermiştim . Şu an tek dileğim kendi ayaklarımla bir tuzağa doğru gitmemek ve kendi sonum olacak krallıklara yaklaşmamaktı . Geçtiğim yerleri inceliyor olası tehlikelere karşı hazırda bekliyordum .
Çoğu insan gecenin tehlikeli olduğunu düşünür. Ama ben tüm hayat tecrübeme danayanarak şunu söyleyebilirim günün en tehlikeli saat i öğle vaktidir . Çoğu yırtıcı hayvanın uyanıp yemek için avlanmaya çıktığı , güneşin tam tepede olup görüşünüzü engellediği , sizi derin bir sıcağa boğarak hareket kabiliyetinizi kısıtladığı, susuzluktan dilinizin damağınızın kuruduğu saat tam da bu saattir.
Ve ben şu anda tamda bu durumu yaşıyordum. Hem yorgunluktan hemde susuzluktan bayılmak üzereydim . Çantandaki mataradan neden içmiyorsun derseniz o su saatler önce bitmişti.
Açlığımdan bahsetmiyorum bile yemeğim az dı ve şu an yiyip bitirirsem sonrasında pişman olacağımdan hiç ama hiç şüphem yoktu. Bu yüzden şu an yemeğimi yiyemezdim , en azından ormanda yiyebileceğim her hangi bir şey bulana veya açlıktan ölmek üzere olduğuma kanaat getirmediğim sürece . Tek istediğim tilki yada geyik gibi anlayabileceğim sıradan bir hayvandı. Böylece en azından karnımı doyurabilirdim. Ancak buranın ağaçları bile farklıyken insan dünyasından bir hayvan bulacağımı hiç sanmıyordum .
Ağaçlardan bahsetmişken buranın bitki örtüsü gerçekten muhteşemdi. Ağaçlar insan dünyasında ki gibi kurumamış , çimler sararmamış , çiçekler solmamıştı . Her bir renk canlı ve parlak , iç açıcıydı . Su da ise anlamdıraladığım bir berraklık vardı . Adeta bir ahenk içinde görünen bu harika manzarandan gözümü alamıyordum . Ama suyun benim için güvenli olup olmadığını bilmediğimden içmeye de kalkamıyordum . Sanırım canımı en çok sıkan da tamda buydu.
Eh en azından susuzluktan ölürsem bu güzel coğrafyada masmavi gökyüzünün altında ölecektim .
🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡
Direncim her dakika azalır, iradem her saniye daha da kırılırken eğer biraz dinlenmezsem bayılacağımı anladım . O sırada önümdeki hafif ışığın birden parıldamaya başlaması dikkatimi çekmişti . Kendimi zorlayarak adımlarımı hızlandırdım . Canım yanıyor , eklemlerim dayanılmaz bir ağrı veriyordu . Yinede ışığı takip etmeye devam ettim .
Işık zikzaklar çizerek bir mağaraya girdi . İçerisi gece gibi karanlıktı ancak ışığın gücü karanlığı delip geçiyordu. Işık tam önümdeydi her saniye daha da parlak yanıyor güçleniyordu .
Mağaranın tünellerinde uzunca yürüdüm . Nihayet sona geldiğimde kalbim deli gibi çarpıyor , vücudum güçlendiğini hissediyordu . Açlık ve susuzluk hissi kalsada yol boyunca çektiğim yorgunluk hissi kaybolmuştu.
Altın sarısı ışık geçitten içeri girerken kendimi can havliyle canlı bir alev gibi görünen ormana girdim . Normalde yapmayacağım bir şey yaparak derin mi derin bir nefes aldım . Bu nefes sanki bana yeni bir hayat vermişti .
Hızla başımı ormanı görmeyi beklediğim yere çevirdim ancak sadece boş bir kum parçası vardı . Ve bu canımı hiç olmadığı kadar yaktı . Belimdeki hançeri alıp kalbime saplamak istiyordum . Canım yanıyordu ama ben canımın neden yandığını bilmiyordum.
Gözlerim istemsizce yaşlar süzüdü . Bana ne oldu bilmiyordum . Ancak tek istediğim sonsuza dek yok olmaktı . Dakikalarca ağladım üzüntüm geçmek yerine daha da arttı . Elim belimdeki hançere giderken duyduğum yeri göğü inleten ejderha sesiyle başımı hızla yukarı çevirdim ve yüreğime derin bir sakinliğin işlemesine izin verdim .
Ateş ormanı yokluğu için nedensizce ağladığım orman yukarıda , gök adalarının oluşturduğu bir kümenin üzerinde bulunuyordu . O muhteşem yaratıklar da tam adaların üzerinde eşsizce süzülüyordu .
Adaların şelalelerinden akan berrak su alt taraftaki bembeyaz bulutlara dökülüp sihirli bir şekilde yok oluyordu . Ve saray en yüksek adanın tepesinde bulunan o saray nefes kesiciydi .
Manzaraya bakarken yine anlamadığım bir sebepten ötürü gözlerimden yaşlar çıkmaya başladı . Ancak bu sefer mutluluktandı
Hayran hayran adalara bakarken arkamda hissettiğim hareketlilikle hızla arkamı döndüm.
Görmeyi beklediğim kesinlikle kaslı , yakışıklı , siyah saçlı ve kan gibi kırmızı gözlere sahip bir ateş büyücüsü değil di ... gerçi ne bekliyordum ki kendi ayaklarımla onların evine gelmiştimEvet bu bölüm de bitti . kendinize iyi bakın ✌️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha nın gizemi (DÜZENLENECEK)
FantasyEfeyla nın iki tarafı vardı . Bir tarafta insanlar diğer tarafta ise tüm sihirli canlılar yaşardı . Aklı yerinde olan Kimse bu iki tarafı ayıran sınırı geçmez buna da cürret etmezdi . Zira sınırı bir kez geçen asla geriye dönemezdi . Sıradan bir ins...