Işığın getirdiği Karanlık , karanlığın getirdiği ışık : bölüm dokuz:

97 37 175
                                    

Geçmiş lavora nın ağzından

Elimde tuttuğum kalemi çalışma masamın üzerine bırakarak ayağa kalktım. Elbisemi hızla düzeltip taht salonuna doğru yürümeye başladım.

İçeri girdiğimde gördüğüm sahneyle içim burkuldu. Anne ve babam her zamanki gibi küçük kardeşim ile ilgileniyor etrafında dört dönüyorlardı. Henüz beş yaşında bir kız çocuğu olabilirdim , ancak ailemin küçük kardeşimi benden çok sevdiğini anlamam için büyük olmam gerekmiyordu. Tabi beni seviyorlarsa

Her zamanki gibi varlığımı fark bile ettirmeden sessizce yerime geçtim. Gerçi ses çıkarsaydım da muhtemelen beni fark eden olmazdı.

İçeri giren muhafızla birlikte derin bir iç çektim. Anlaşılan yeni bir grovan casusu , babamın değişiyle ışıksız cadı, bulmuşlardı.
Grovan krallığı , diğer bir adıyla gölge krallığı için çalışan ışık casuslarını neredeyse her gün buluyor , sonrada onları cezalandırıyorduk .... Karanlıkla ... her syrant sakinin daha doğrusu her ışık büyücüsünün kabusu olan karanlıkla .,,

Karanlık ışık büyücüleri için ölümcüldü. Onlara en büyük kabuslarını tekrar tekrar gösterir, yaşam enerjilerini emerdi . İşte bu yüzden syrant ta güneş hiç batmazdı . Sakinlerimiz acı dolu bir sonla karşılaşmasın diye... ama şu sıralar hiç batmayan güneşimiz tehlike altındaydı. Zira babam artık oldukça yaşlıydı ve krallığı güneş i ayakta tutabilecek kadar güçlü varise devretmesi gerekiyordu.

Bu topraklarda hala prenses olarak kabul görmemin tek sebep i de buydu işte. O varisin ben olabilme ihtimali... elbette buna inanan yoktu. Sonuçta beş yaşına basmış olmama rağmen büyü gücüm ortaya çıkmamıştı, ama küçük kardeşim tiana ... o daha bir çocuk olmasına rağmen çok güçlüydü.

Kim bilir belkide ailemin onu benden daha çok sevmesinin nedeni budur... ah tabi hala size kim olduğumu söylemedim değil mi . Ben lovara lova laxsima syrant ın en büyük prensesi , sarı saçları ve mavi gözleriyle belkide ülkenin en güzel kızı... bu kadar benim hakkımda bilinenler bu kadardı. Özel gücüm yada yeteneğim yok tu ... belkide vardı. Ama ben onu bulmak için hiç uğraşmamıştım.

Çünkü biliyordum, Dünyanın en güçlü ışık Büyücüsü bile olsam ailemin gözünde her zaman bir hiç olacağımı biliyorum.

Genelde bir prensesten çok uzak giyinir, Üstüme bir pantolon bir de kazak geçirerek tüm gün odamda kitap okurdum. Kitaplarım benim ilacımdı . Bu koskoca saray ve içindekiler ise zehirim.

Ama bügün diğer günlerden kısmen farklıydı. Bügün hedok kralı kral valtor gelicek yanında da varisini getirecekti ... varis , herkes onun bir varisi olmadığını sanırken o varisini buraya getiriyordu işte . Çünkü biliyordu, varisini yaklaşan savaşta sadece bizim koruya bileceğimizi biliyordu. Başkasına güvenemezdi çünkü başka dostu yoktu. Hedok krallığı daima en güçlü krallıktı ve bu yüzden neredeyse her krallığın gözü o tahtaydı. Bu da kral için pek çok düşman demekti. Ancak o ve babam dosttu daima dostu . İşte bu yüzden varisine bakmayı ve ona iyi bir eğitim vermeyi kabul etmişti... belki de öz kızı olan bana bile vermediği bir eğitim ....

Bügün o gelicekti. Belki diğer her pren yada prenses gibi beni aşağılayacak belki de kimsenin yapmadığını yapıcak benimle arkadaş olucaktı .... Puff ne saçmalıyorum ben ... kim benim gibi gücü bile olmayan bir kızla arkadaş olur ki

Birinin çığlık attığını, yalvardığını duyunca iğrendiğimi gizlemek için başımı öne eğdim. Hayır , iğrendiğim kişi o casus değildi  , sırf istediği hayatı yaşayabilmek için casusluk yapan birini en kötü kabusunu yaşaması için zifiri karanlık zindana gönderen babamdı .

O sırada kapı tekrar açıldı. Ama bu sefer içeri dadı olduğu her halinden belli olan yaşlı bir kadın ve onun yanında içinden gerçek anlamda güç akan benim yaşlarımda gibi duran bir kız girdi.

Anne ve babam ilk defa kız kardeşimi boş vererek hızla kızın yanına gittiler. Bir yabancı bile ailemin ilgisini benden çok çekmeyi başarıyordu...

Daha tanışmadan nefret ettiğim kıza baktım sarı saçları ve altın gibi gözleriyle muhteşem görünüyordu. Yinede ondan tiksinmiştim. Yüzündeki alaycı sırıtma bile ondan nefret etmem için yeterliydi. Onun da diğerleri gibi olduğu belliydi. Oda beni dışlayacak yada kullanmaya çalışıcaktı. Başaramayınca ise benden nefret edecekti ... tıpkı diğerleri gibi

Ben düşüncelerimle savaşırken kız yanıma geldi. Yüzünde nadiren gördüğüm türde bir sıcaklık vardı. Oysa anne , babama böyle bakmamıştı...

" merhaba ... ben twyla hedok ya senin ismin nedir"

🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡

Bir ay o günün üstünden bir ay geçmişti...

Büyü yapabilmeye başlamıştım. Ancak bundan aileme de arkadaşlarımada bahsetmemiştim. Bir kişi dışında ... twyla ... daha bir ay önce tanışmış olmamıza rağmen kalbimde büyük bir yer edinen twyla .

Kendi başıma büyü alıştırması yaptığım günlerden birinde beni görmüş, başkasına söylemek yerine yanıma gelip büyümü nasıl kontrol edeceğimi öğretmişti . Ona minnettardım

Günler günleri haftalar haftaları kovaladı. Ve ben bu sürede hiç sahip olmadığım iki şeye sahip oldum. Gerçek bir dost ve koşulsuz sevgi

Evet bu bölümde bitti oy ve yorum atmayı unutmayın bir sonraki bölümde görüşürüz ✌️

Ejderha nın gizemi (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin